Crush türkçesi Crush nedir

  • İzdiham oluşturmak.
  • İzdiham.
  • Bastırmak.
  • Sıkma meyve suyu.
  • Sıkıştırarak ezmek.
  • Kahretmek.
  • Buruşmak.
  • Kalabalık.
  • Ezmek.
  • Öğütmek.
  • Araç ile çiğnemek.
  • Basmak.
  • Kırılmak.
  • Ufalamak.
  • Aptalca aşk.
  • Zulmetmek.
  • Parçalanmak.
  • Sıkıştırmak.
  • Sıkışıp tepişmek.
  • Sıkmak.
  • İtişmek.
  • Abayı yakma.

Crush ile ilgili cümleler

English: Ali has a crush on Mary.
Turkish: Ali Mary'ye çok fena âşık.

English: Ali had a major crush on Mary.
Turkish: Ali Mary'ye çok fena tutulmuştu.

English: Ali has always had a big crush on you.
Turkish: Ali her zaman sana aşıktı.

English: Ali had a crush on Mary.
Turkish: Ali Mary'ye âşıktı.

English: Ali has a terrible crush on Mary.
Turkish: Ali Mary'ye fena halde âşık.

Crush ingilizcede ne demek, Crush nerede nasıl kullanılır?

Crush barrier : Kalabalığı durdurmak için kurulan barikat. Bariyer. Barikat. Geçici metal barikat.

Crush out : Ezmek.

Crush room : Tiyatro ara salonu. Fuaye.

Crush syndrome : Kas eziği sendromu. Crush sendromu. Ezilme sendromu.

Have a crush on : Aklı çelinmek. Birine çarpılmak. -e deli gibi aşık olmak. Birisine vurulmak. Birisine abayı yakmak. Aşık olmak. Vurulmak. Birine vurulmak. Deliye döndürülmek. Birisine çarpılmak.

Crushed : Konkase. Ezilmiş. Kırılmış. Ezik. Sıkılmış. Öğütülmüş.

 

Muscle crush syndrome : Kas eziği sendromu. Köpek ve sığırlarda, genellikle şiddetli kazalardan sonra geniş kas kitlelerinde gelişen iskemiyle buralardan serbest hale gelen miyoglobinin neden olduğu, nefrozis, oligüri ve yaygın ödemle belirgin klinik bulgular bütünü, ezilme sendromu.

Orange crush : Portakal suyu. Portakal aromalı alkolsüz içecek.

Crushed grain sorghum : Sorgum tanesinin bütününün uygun bir tavlamadan sonra düz ezme merdanelerinden geçirilmesi, ince partiküllerin çoğunun ayrılması ve daha sonra kurutulup soğutulmasıyla elde edilen bir ürün. Ezilmiş tane sorgum.

Crushed rock : Kırma taş.

İngilizce Crush Türkçe anlamı, Crush eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Crush ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Allays : Gidermek. Hafifletmek. Dindirmek. Yatıştırmak. Azaltmak. Sakinleştirmek.

Jostling : İtip kakma. İtip kakmak. Dürtüklemek. Sürtünmek.

Granulating : Granüle etmek. Kabarcıklanmak. Tanelemek. Tanelenmek. Ufalama.

Chaff : Tahılın dış kabuğu. Tahıl kabuğu. Takılmak. Tahıl kapçığı. Şaka. Şakalaşma. Şakalaşmak. Kesmek (saman vb). Keten, pamuk vb. tohumların hasat veya çeşitli işlemler sonrasında tohumu çıkarılmasıyla geriye kalan zarf veya kapsülleri, kapçık, tahıl kabuğu. Kepek.

Come apart : Dağılmak. Parça parça olmak. Kopuvermek. Parçalara ayrılmak. Dağılıvermek.

Contort : Kıvırmak. Burmak. Eğmek. Burma. Bükmek. Eğme. Buruşturmak. Saptırmak. Çarpıtmak.

Crisp : Gevrekleştirmek. Kıvırmak. Kırışmak. Taze. Kıtır kıtır. Kıvrılmak. Çıtır çıtır. Dalgalandırmak. Kırışık. Hışırdatmak.

 

Steamroller : Baskı yapmak. Yol silindiri. Silindirle düzlemek. Zorlamak. Buharlı yol silindiri. Silindir (motorlu araç olarak). Buharlı silindir. Zorla elde etmek. Ezici güç.

Caboodle : Bol. Cemaat. Hepsi. Takım.

Chagrin : Küstürmek. Utandırmak. Üzmek. Hayal kırıklığına uğratmak. Tasalanmak. Gücenmek. Üzülmek. İç sıkıntısı. Hayal kırıklığı.

Crush synonyms : appease, bullied, ail, distresses, oppressing, attack suddenly, quash, confound, dragooning, distress, besieges, chip off, cohort, confounds, alleviates, pash, squash, cohorts, confluence, mill, bust up, break, press, be offended, alleviated, blew, crashed, squeeze, telescope, domineer, bore, appeasing, decay.

Crush zıt anlamlı kelimeler, Crush kelime anlamı

Lose : Kaçırmak. Geri kalmak (saat). Yitirmek. Mahrum etmek. Şaşırmak. Azıtmak. Kaybetmek. Mağlup olmak. Geri kalmak. Zayi etmek.

Decompression : Açma. Baskıyı azaltma. Basıncın düşürülmesi. Bilgisayar, veterinerlik alanlarında kullanılır. Basınç düşürme. Basıncın kaldırılması. Yükün kaldırılması. Boşaltma. Yük boşalması. Basıncın herhangi bir biçimde ortadan kalkması. derin deniz dalgıçlarında ve yükseklere çıkan pilotlarda atmosferik basınçtaki azalmasının normal koşullarda da devam etmesi durumu. kontrol altına alınamaz ise dekompresyon hastalığı biçimlenir. yapay olarak bu durumun düzeltilmesine yönelik geliştirilen teknik.

Crush ingilizce tanımı, definition of Crush

Crush kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A violent collision or compression. As, an eggshell crushes easily. As, to crush grapes. To be or become broken down or in, or pressed into a smaller compass, by external weight or force. Ruin. To squeeze, so as to destroy the natural shape or integrity of the parts, or to force together into a mass. To press or bruise between two hard bodies. Destruction. A crash.