Cyclopoid nedir, Cyclopoid ne demek

Teknik terim anlamı:

Kabuklular (Crustacea) sınıfının Copepoda alt sınıfından, litoralde, bentikte bulundukları gibi bazı türleri de zooplanktonda önemli populasyonlar oluşturan bir takım.

Cyclopoid anlamı, tanımı

Zooplankton : Plankton içinde yer alan hayvansal organizmalar. Hayvanlardan oluşan plankton. Pek azı çıplak gözle görülebilen, genellikle mikroskop altında ayırt edilebilen, denizlerin ve tatlı suların yüzeyine yakın olarak binlercesi ergin, larva ve yumurta olarak bir arada bulunabilen plankton

Populasyon : Kantitatif karakterler gibi bazı değişkenlerin ölçülmesi için örneklerin alındığı çok sayıda bireylerden oluşan grup; belli bir bölgede yaşayan bir türün bireyleri. Popülasyon.

Kabuklular : Kabukları yapılarındaki kireçli tuzlar dolayısıyla sertleşmiş olan, solunum aygıtları balıklara benzeyen, çok hücreli hayvanlardan eklem bacaklılar sınıfı.

Alt sınıf : Bir sınıf içinden ayrılan ikinci derecedeki sınıf. Toplumda sosyal ve ekonomik açıdan gerilerde kalan insan topluluğu.

Copepoda : [Bakınız: kopepodlar]. Kopepodlar. Crustacea sınıfında bulunan kimileri Diphyllobothrium, Dracunculus, Spirometra cinsi helmintlere ara konaklık yapan küçük akuatik eklem bacaklı alt sınıfı.

Kabuklu : Kabuğu olan.

Litoral : Suların en yüksek olduğu düzeyle en alçak olduğu düzey arasında kalan, sürekli olarak suyla örtülü olmayan sahil bölgesi.

 

Önemli : Önemi olan, mühim, ehemmiyetli. Politik, ekonomik, psikolojik ve askerî açıdan önemi olan, stratejik.

Popul : Çocuk ayakkabısı, patik.

Sınıf : Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri. Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler. Derslik. Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri. Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas.

Takım : Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman. Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad. Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup. Bölüğü oluşturan birliklerden her biri. Takım elbise. Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü. Sigara ağızlığı. Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik.

 

Kabuk : Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır. Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman. Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı.

Popu : Çocuk ayakkabısı, patik.

Sını : Ağaçtan yapılmış yayık. “Tuluhdan, sınısıdan yayduh.”. Sini, yemek sofrası.

Önem : Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet.

Bent : Bağ, rabıt. Gazete yazısı. Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam. Kanun maddesi. Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılmış olan set, büğet. Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm.

Bazı : Birtakım, kimi. Bazen.

Takı : Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler. Kadınların ziynet eşyası, asım takım.

Gibi : -e benzer. İmişçesine, benzer biçimde. O anda, tam o sırada, hemen arkasından. -e yakışır biçimde.

Oluş : Olma işi, vuku. Oluşma, teşekkül, tekevvün. Bir durumdan öteki duruma geçiş.

Diğer dillerde Cv anlamı nedir?

İngilizce'de Cv ne demek ? : coefficient of variation