Defekt nedir, Defekt ne demek

Defekt; Veteriner alanında kullanılan bir sözcüktür.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Eksiklik.

Kusur.

Biçim bozukluğu.

Teknik terim anlamı:

Eksiklik, kusur, kısmi sakatlık.

Defekt ile ilgili Cümleler

  • Dünyada ülkeler hangi ekonomik modeli kullanırsa kullansın hepsinin kendine göre defektleri var.
  • Bütün ekonomik modellerin defektleri var.
  • Madem gizli bir şey yoksa aranızda senin defektlerini bana söyleyecek cesaretin var mı?

Defekt anlamı, tanımı

Defe : Dokuma tezgâhlarında mekiği hareket ettiren, argaç atıldıktan sonra da bunu sıkıştıran tezgâhın ana kısımlarından biri: Defenin hiç düzeni yok, şuna bir baksana. Defa, kez, bk. dehfe. Dokuma tezgâhında ipleri sıkıştırmak için kullanılan araç. (Ankara). Çulhaların mekik attıktan sonra ipi sıkıştırmak için kullandıkları taraf. Dokumacılıkta tarak vurma

Defekt koagulopatisi : Doğuştan veya kazanılmış olarak kanda bulunan pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği veya pıhtılaşma faktörlerindeki işlevsel değişikliklerin neden olduğu pıhtılaşma bozuklukları.

Defektif : Sakat, noksan, kusurlu, hatalı, eksik.

Defektif virüsler : Hücreleri bulaştıran fakat gerekli komponentleri olmadığı için o hücreler içinde çoğalamayan virüsler.

Defektus : Noksan, eksik.

Septum defekti : Kalp septumlarında açıklık veya yırtık. Kulakçık veya karıncıklar arasında olabilir.

 

Ventriküler septal defekt : Karıncık bölme kusuru.

Biçim bozukluğu : Normal biçimin veya yapının bozulması. Bozulma, normal biçimini ve yapısını kaybetme, deformasyon.

Eksiklik : Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan.

Sakatlık : Sakat olma durumu, malullük, maluliyet. Kaza, terslik. Yanlış, kusur, hata.

Eksikli : Kendisine bir şey gerekli olan, muhtaç. Kadın.

Kusur : Eksiklik, noksan, nakısa. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama. Özür. Elverişsiz durum.

Sakat : Vücudunda hasta ya da eksik bir yanı olan, engelli, özürlü. Bozuk veya eksik.

Kısmi : Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel.

Bozuk : Bozulmuş olan. Kızgın, sıkıntılı. Madenî para, bozuk para. Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ). Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz. Kötümser, gergin, huzursuz, karışık.

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Eksik : Bir bölümü olmayan, noksan, natamam. Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat. Az. İhtiyaç duyulan şey.

Saka : Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse. Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık. Saka kuşu. Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse.

Biçi : Erkek çocuk.

Eksi : Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs. Eksiklik. Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı.

Diğer dillerde Defekt anlamı nedir?

İngilizce'de Defekt ne demek ? : defect