Dilapidation türkçesi Dilapidation nedir

  • Onarım masrafları.
  • Harap.
  • Bakımsızlıktan yıkılma.
  • Aşınma.
  • Harap olma.
  • Bir yapının toplumsal, işlevsel ve sağlamlık yönlerinden yeni olmaktan çıkmasını, sağladığı yararların azalmasını ya da yok olmasını içeren süreç. yapı birimleri bu nitelikleri kazanan bir komşuluğun, içine girdiği varsayılan yıpranma süreci.
  • Bakımsızlık.
  • Eskime.

Dilapidation ingilizcede ne demek, Dilapidation nerede nasıl kullanılır?

Dilapidating : Harap olmak. Bakımsızlıktan harap olmak. Kırıp dökmek. Bakımsızlıktan harap etmek. Tahrip etmek. Bakımsız bırakmak. Bakımsızlık. Harap etmek.

Dilapidate : Kırıp dökmek. Bakımsız bırakmak. Bakımsızlıktan harap etmek. Tahrip etmek. Bakımsızlık. Bakımsızlıktan harap olmak. Harap olmak. Harap etmek.

Dilapidated : Bakımsız. Harap. Hurda. Harap edilmiş. Viran. Kırık dökük. Yıkık dökük. Yıkık. Köhne. Külüstür.

Dilapidator : Yok eden. Harap edici. Yok edici. Harap eden. Yıkım yaratan kimse veya şey.

İngilizce Dilapidation Türkçe anlamı, Dilapidation eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Dilapidation ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Squalor : İğrenç olma. Miskinlik. Sefalet. İğrençlik (ahlaki açıdan). Pislik.

Exhausted : Canı çıkmış (argo terim). Bitkin. Komalık. Bitap. Ölgün. Tükenmiş. Turşu gibi. Yorgun. Dingin.

 

Ageing : Geliştirme. İhtiyarlama. Gelişme. Zamanla eskime. Yaşlandırma. Yaşlanma. Olgunlaştırma. Olgunlaşma. Buharlama.

Dilapidate : Harap etmek. Tahrip etmek. Kırıp dökmek. Harap olmak. Bakımsız bırakmak. Bakımsızlıktan harap etmek. Bakımsızlıktan harap olmak.

Decrepitude : Köhnelik. İhtiyarlık. Dermansızlık. Düşkünlük.

Smashup : Büyük kaza. Çöküş. Büyük hasar veren kaza. (uçak) yere çakılma. Araba kazası. Kaza. Büyük çarpışma. Karambol. Çarpışma.

Subversions : Altüst etme. Hükümeti devirme. Yıkılma.

Corrosion : Korozyon. Çoğunlukla yükseltgeme sonucu metallerde oluşan birleşim değişimi süreci; paslanma. Paslanma. Yıpranma. Madenlerin havadaki ya da sudaki oksijenle tepkimeye girmeleri sonucu yüzeylerinde oluşan aşınma. Aşındırma. Çürütme. Metal nesnelerin üzerinde zamanla neme bağlı pas oluşumu. Çürüme (pas veya kimyasal maddeden ileri gelen).

Obsolescence : Modası geçme. Obsolesans. Fiziki yıpranma veya aşınmaya bağlı olmaksızın bir malın ömrünün; iktisadi, teknolojik ya da başka bir dışsal değişme dolayısıyla kısalması. bk. battallaşma. Daha etkin makine veya üretim yöntemlerinin ortaya çıkması dolayısıyla sermaye malının değerinin düşmesi. Değerini kaybetme. Önemini kaybetme. Modası geçmekte olma. Bir türün gittikçe azalarak sonuçta ortadan kaybolması; fizyolojik bir olayın ya da bir yapının yavaş yavaş bitmesi. Kullanılmaz olma. Biyoloji, iktisat alanlarında kullanılır.

Kaputt : Tamamen bitmiş. Bitkin. Bozuk. Çalışmayan.

Dilapidation synonyms : detrital, impairment, aging, disrepair, creakier, subversion, blasted, abrasion, becoming worn, wear, agings, dustheaps, squalidness, decayed, attrition, squalidity, abrasiveness, want of care, down at the heel, smashups, ruin, deterioration, ablations, eroding, amortisation, squalors, bedrid, depreciation, slipshodness, detrition, ablation, creaky, ageings.

 

Dilapidation ingilizce tanımı, definition of Dilapidation

Dilapidation kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act of dilapidating, or the state of being dilapidated, reduced to decay, partially ruined, or squandered.