Hang around türkçesi Hang around nedir

Hang around ile ilgili cümleler

English: Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
Turkish: Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?

English: Just hang around in the lobby until the basketball game.
Turkish: Basketbol oyununa kadar lobide bekle.

English: You don't have to hang around if you don't want to.
Turkish: İstemiyorsan oyalanmak zorunda değilsin.

English: I will just hang around here for a while.
Turkish: Sadece bir süre burada takılacağım.

English: I don't think we should hang around.
Turkish: Aylak aylak gezinmemiz gerektiğini sanmıyorum.

Hang around ingilizcede ne demek, Hang around nerede nasıl kullanılır?

Hang : İdam etmek. Adam asmak. Kavrama. Asılı durmak. Duvar kağıdı kaplamak. Asılmak. Batmak. Bağlı olmak. Eğmek. Asılı olmak.

Around : Arkaya. Sularında. Ortalıkta. Etrafında. Aşağı yukarı. Civarda. Çevrede. Çevresine. Ötede beride. Öteye beriye.

Hang about : Başıboş gezerek oyalanmak. Aylak aylak dolaşmak. Başıboş gezmek. Gezinmek. Dolanmak. Sallanmak. Amaçsızca ortalarda dolanmak. Üşenmek. Sürtmek. Beklemek.

 

Hang back : Sakınmak. Ağır olmak. Duraksamak. Geri durmak. Çekinmek. Geç çıkmak. Gönülsüz olmak. Askıya almak. Geciktirmek. Tereddüt etmek.

Hang behind : Geç çıkmak. Geri kalmak.

Hang body swinging : Asılı sallanma. Asılmada, hız alarak vücudun türlü yönlere sallanması.

İngilizce Hang around Türkçe anlamı, Hang around eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hang around ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Burn daylight : Gereksiz işler yapmak. Karanlıktan önce ışıkları yakmak. Zamanı boşa harcamak. Zaman harcamak. Boş yere calışmak.

Moseyed : Gitmek. Dolanıp durmak. Ayrılmak. Avare dolaşmak. Dolaşmak.

Gall : Sürtünme sonucu oluşan yara. Sürtünerek yaralanmak. Öd. Kin. Kızmak. Ovalamak. İncitmek. Kızdırmak. Kabalık.

Dangle : Sarkıtmak. Asılı durup sallanmak. Asılı tutmak. Asılıp sallanmak. Asılmak. Sallamak. Asıp sallamak. Sarkma. Sarkmak.

Cruise : Ağır ağır gitmek. Dolaşmak (polis veya polis arabası) (etrafı kolaçan ederek). Sokaklarda dolaşarak müşteri aramak (fahişe). Dolaşmak. Gemi ile dolaşmak. Gemiyle gezmek. Gemi gezisi. Seyretmek. Turistik gemi yolculuğu.

Bumming : Otlakçı. Anaforcu. Dilenmek. Dilenci. Boş gezenin boş kalfası. Aylaklık etmek. Otlakçılık yapmak. Otlakçılık etmek. Otlanmak.

Meander : Dolana dolana gitmek. Dolanmak. Avare dolaşmak. Dolanıp durmak. Dolambaçlı yoldan gitmek. Kıvırmak. Boş boş dolaşmak. Kıvrılmak. Kıvrıla kıvrıla akmak.

Get around : -den kaçınmak. Başarmak. Gidermek. Gönlünü yapmak. Gönlünü etmek. Yasal boşluktan faydalanmak. Bir yol bulup atlatmak (birini). Dolaşmak. Yayılmak (haber). Üstesinden gelmek.

 

Loafed : Kaytarmak. Somun. Boş gezinmek. Ekmek somunu. Haylazlık etmek. Avarelik etmek. Aylakça vakit geçirmek. Boş gezmek. Başıboş dolaşmak.

Hang around synonyms : be waiting, gadding, bide, amuse oneself, bank on, horse around, hang about, awaited, get about, cruised, gad about, attend, bargain on, enchafe, dawdle along, become loose, mosey, dillydallies, dallied, fooling around, galls, bat around, loitered, dillydallied, bums, dangles, await, bum around, dawdle, fool around, loiter, go around, loaf.