Kürek nedir, Kürek ne demek

"Kürek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Ölünün cesedi üstüne atılan birkaç kürek toprak gibi hatırası üzerine kapanan birkaç satır yazı!" - A. Ş. Hisar

Yerel Türkçe anlamı:

Boyuna takılan altın, kolye.

Cezve.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Sığır gövde etinde, bacak pastırmasının elde edildiği parçanın gerisinde, cidagodan döş hizasına kadar uzanan kaslardan yapılmış olan 2.0-2.5 kg ağırlığındaki pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılmış olan pastırma.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Leblebicilerin fırından ateş çektikleri araç. (*Güdül -Ankara)

Harman yerinde arta kalan ekin tanelerini samandan ayırmak için kullanılan ağaç kürek. (Gürmedere *Fethiye -Muğla; -Kırklareli)

Ocak ya da mangaldan kül çekilen araç. (Kovalca *Bozüyük -Bilecik)

İngilizce'de Kürek ne demek? Kürek ingilizcesi nedir?:

shovel

Fransızca'da Kürek ne demek?:

scapulum, pelle

Kürek tanımı, anlamı:

Kürek çekmek : Deniz teknesini yürütmek için küreği kullanmak.

Kürek kadar dili olmak : Pabuç kadar dili olmak.

 

Kürek ayaklılar : Pelikanları, karabatakgilleri içine alan kuşlar takımı.

Kürek cezası : Gemilerde kürek çekme yoluyla uygulanan ceza.

Kürek kemiği : Omzun art bölümünde bulunan, üçgen biçiminde geniş ve ince kemik.

Kürek kürek : Kürekler dolusu, pek çok.

Alabanda kürek : Kürek topacının karşı alabandaya konulması için kürekçilere verilen komut.

Çalakürek : Sürekli kürek çekerek.

Macun küreği : Üzerinde macun hazırlanan ve sıva işlerinde kullanılan yardımcı el aleti.

Kürekçi : Fırın, tren, vapur vb. yerlerde ocağa kürekle kömür atan kimse. Sandal vb.nde kürek çeken kimse. Kürek yapan veya satan kimse.

Kürekçilik : Kürek yapma veya satma işi. Fırın, tren, vapur vb. yerlerde kürekle ocağa kömür atma işi. Sandal vb.nde kürek çekme işi.

Akıntıya kürek çekmek : Olmayacak bir iş uğrunda boşuna çabalamak.

Attan düşene yorgan döşek eşekten düşene kazma kürek : "soylu kimse yüzünden başımıza gelen felaketi çabuk atlatırız, soysuz kimse yüzünden başımıza gelen felaketi kolay kolay atlatamayız" anlamında kullanılan bir söz.

Haybeye kürek çekmek : Boşu boşuna uğraşmak.

Kilit kürek altına almak : Her tarafı kiltlemek.

Kilit kürek olmak : Bir yeri korumak, o yerin güvenilir, sağlam adamı olmak.

Kilitsiz küreksiz : Açık, kilitlenmemiş.

Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır : "mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar" anlamında kullanılan bir söz.

Tek kürekle mehtaba çıkmak : Eksik hazırlıkla bir işe kalkışmak. beceriksizce alay etmeye kalkışmak.

Yel yeperek yelken kürek : Aceleyle, telaşlı bir biçimde.

 

Toprak : Memleketli. Arazi, tarla. Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. Kara. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış. Ülke.

Kömür : Siyah renkli. Karbonlu maddelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından veya çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt.

Taşıma : Taşımak işi.

Yayvan : Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş.

Bölüm : Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Çağ, devir. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon.

Araç : Taşıt. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.

Küçük : Niceliği az olan. Değersiz, önemsiz. Kısık, parlak olmayan (ses). Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı. Geri aşamada. Niteliği aşağı olan, bayağı. Yaşı daha az olan. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Küçük abdest.

Kürek : Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç. Kürek cezası. Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç.

Kürek altı çukuru : Kürek kemiğinin kaburgaya bakan yüzünde, m. subscapularis'in içine yerleştiği yayvan çukurluk, fossa subskapularis.

Kürek avarızı : Savaş gemilerinde çalışmak üzere askere alınanların giderlerini karşılamak üzere bu gibilerin köylerindeki Hıristiyanlardan alınan vergi.

Kürek balıkları : Çok dişli mersin balığıgiller.

Kürek burunlu üyesiz kertenkelegiller : Sürüngenler (Reptilia) sınıfından, Kuzey Amerika'nın kıyı bölgelerinde yaşayan, vücutları şekil balonundan küçük bir yılana benzeyen, dış kulak delikleri olmayan, dilleri çatallı türleri olan bir familya.

Kürek çalmak : Kürek çekmek

Kürek gurami : Faruş gurami.

Kürek güdüğü :

Kürek lokmamak : Yufka ekmeğin bükülerek kaşık şekline getirildiği dürüm şekli

Kürek tahtası : Sıvacılıkta üzerine çamur konulan kulplu tahta.

Kürek-ayaklı kuşlar : (zooloji)

Kürek ile ilgili Cümleler

  • Kürek nerede?
  • Kürek çekmek için göle gittik.
  • Kürek çekmeye devam edin.
  • Ali karı kürekle temizlemeye devam etti.
  • O kürek otuz dolara mal oldu.
  • O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.
  • Ali küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.
  • O kürek otuz dolar.
  • İhtiyacım olan bir kürek.
  • Kürekçi küreğini suçluyor.
  • Küreklere ne için ihtiyacımız var?
  • Bir çözüm için akıntıya kürek çekmeniz umurumda değil ama keşke bir karar verseniz.

Diğer dillerde Kürek anlamı nedir?

İngilizce'de Kürek ne demek? : n. shovel, oar, scoop, scull, spade, hard labor

Fransızca'da Kürek : pelle [la], aviron [le], rame [la]

Almanca'da Kürek : n. Paddel, Riemen, Ruder, Schaufel, Schippe, Spaten

Rusça'da Kürek : n. лопата (F), совок (M), заступ (M), весло (N), гребок (M), каторга (F)

adj. каторжный