Kalava nedir, Kalava ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kendirden örülen, saçörgüsü biçiminde başlayıp sona doğru iplikler sıkıca bükülerek yapımış püskülü olan, uzunca bir çeşit kamçı.

Kalava anlamı, kısaca tanımı

Kala : Kaldığında

Saçörgüsü : Kazak ve fanilaya yapılan örülmüş saçı andıran motif. (Yalvaç Isparta).

Sıkıca : Sıkı bir biçimde.

Uzunca : Biraz uzun. (uzu'nca) Uzun olarak, bol zamanlı.

Kendir : Kenevir. Kenevirden yapılmış.

Püskül : Bir ucundan bazı şeylere süs olarak takılan, diğer ucu serbest saçak biçimindeki iplik demeti.

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Püskü : Tütsü, duman (Mucur). Bal alma sırasında arı kovanına duman püskürtmekte kullanılan aygıt. (Kemalpaşa İzmir).

Yapım : Yapma işi, inşa, imal, konstrüksiyon. Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon. Özümleme. Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal.

 

Başla : Yönetmenin oyunculara bir çevirimin başında verdiği komut; oyuna başlama komutu. Yumruklaşma oyununa başlatmak için orta hakemin verdiği komut.

Kamçı : Bir ucuna ip, deri vb. bağlı olan vurma, dövme aracı. Bir ucu bir yere bağlı, öbür ucu herhangi bir işte kullanılmak için serbest bırakılan halat. Spermatozoitlerde ve bazı tek hücreli hayvanlarda hareketi sağlayan ipliksi organ.

Çeşit : Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev. Türlü. Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik.

Doğru : Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Yakın, yakınlarında. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde. Gerçek, hakikat. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Gerçek, yalan olmayan. Karşı yönünce. İki nokta arasındaki en kısa çizgi.

Kendi : İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat. Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak "o" ve "onlar" yerine kullanılan bir söz. Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz.

İplik : Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri. Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu. Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi.

 

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Kend : Kasaba, şehir.

Sona : Suna, bir cins dişi ördek. Sonra. Sonra (bk. sonra, sora sunra). Suna; bir cins su kuşu. Sonra, bk. sonna, sora, soyna, soyra. Sonra, karşılığı soa, sora. Sonra, bk. sôna, sorâ, sôra, sôre.

Uzun : İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı. Ayrıntılı olarak, derinlemesine. Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren. Ayrıntılı.

Sıkı : Dar. Güçlü ve çabuk, hızlı. Disiplin. İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan. Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan. Zorlu, güçlü ve etkili. Cimri. Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü. Zorlayıcı durum. Yoğun. İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı. Sıkıca, iyice.

Diğer dillerde Kalao anlamı nedir?

İngilizce'de Kalao ne demek ? : calao