Kayatuzu nedir, Kayatuzu ne demek

Kayatuzu; Jeoloji alanında kullanılan bir kelimedir.

Jeoloji'deki terim anlamı:

Mineral. (NaCl; metalimsi olmayan parıltı, renksiz, ak, sarı, mavi; çizgi ak; sertlik 2, özgül ağırlık 2.1-2; kubusal.).

Kayatuzu hakkında bilgiler

Kaya tuzu, sodyum klorürün mineral formudur. İzometrik kristalleri oluşturur. Mineral tipik olarak renksiz ya da sarıdır; ancak yabancı maddelerin miktarı ve türüne bağlı olarak açık mavi, koyu mavi ya da pembe de olabilir. Genellikle sülfat, halojen tuzu ya da boraks asidi tuzu gibi diğer evaporit minerallerle birlikte oluşur.

Kayatuzu tanımı, anlamı

Kayat : Kâğıt

Kaya : Büyük ve sert taş kütlesi. Kayaç.

Özgül ağırlık : Bir cismin 1 santimetreküp hacmindeki parçasının ağırlığı, dansite.

Yabancı madde : Bir maddede kendisinden başka bulunan her türlü madde.

Sodyum klorür : Tuz.

Mavi çizgi : Yarışlıklara, motorardı yarışları için çizilen çizgi. Eklem plağının kemikleşen derin katlarını yüzeydeki ışınsal kattan ayıran, kemikleşmeyen, ancak kireçlenebilen, ondüla görünümünde gelgitler oluşturan, zigzaklı çizgi, gelgit çizgisi. Hematoksilenle maviye, Masson üçlü boyasıyla kırmızıya boyanır.

Açık mavi : Mavinin bir veya birkaç ton açığı. Bu renkte olan.

Koyu mavi : Mavinin bir veya birkaç ton koyusu. Bu renkte olan.

 

İzometrik : Aynı ölçü, uzunluk veya boyda olma, eşhacim.

Birlikte : Bir arada, beraberce, hep beraber. Yanında, beraberinde. Beraber.

Olabilir : Gerçekleşme imkânı bulunan, olur, mümkün, kabil.

İzometri : Eş ölçüm.

Renksiz : Rengi olmayan. Solgun görünen, soluk. Davranış ve düşünce yönünden belli bir niteliği olmayan.

Ağırlık : Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

Sertlik : Sert, katı olma durumu. Sert, kırıcı, katı davranış, şiddet, husumet. Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç.

Kristal : Billur. Billurdan yapılmış.

Parıltı : Parıldama, göze çarpan parlaklık.

Yabancı : Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi. Aynı türden, aynı çeşitten olmayan. Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan. Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan. Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge. Başka bir milletle ilgili olan. Tanınmayan, bilinmeyen, yad.

 

Halojen : Madenlerle birleştiğinde tuz verebilen flor, klor, brom ve iyot elementleri.

Mineral : Normal sıcaklıkta doğada katı durumda birtakım maddelerle karışık veya birleşik olarak bulunan veya kimyasal yollarla elde edilen inorganik madde. İçinde inorganik maddeler bulunan.

Diğer dillerde Kayatuzu anlamı nedir?

İngilizce'de Kayatuzu ne demek ? : rock salt