Konak nedir, Konak ne demek

Konak; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de özel olarak kullanılır.

"Konak" ile ilgili cümleler

  • "Buradan orası beş konaktır."
  • "Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım." - E. İ. Benice

Yerel Türkçe anlamı:

Yeni doğmuş buzağının pisliği.

Konuk.

Yolculukta geceyi geçirmek üzere yapılmış olan yer, han.

Cilt üzerinde kalan çıban ya da çiçek hastalığı izi.

Durak, uzun bir yolculuk sırasında dinlenilen yer

Koyunların tüyleri arasındaki kir ve yün topakları.

Küçük bebeklerin başlarındaki kepek tabakası.

Afyon alınırken, sütü içine karışan kozalak kabuğu.

Yaraların sert kabuğu.

Ölmüş bit kabuğu.

Saçtaki kepek.

Darı içinde bulunan kepek ve kabuk.

İki katlı köy evi.

Konuk, misafir.

Bir günlük yol aldıktan sonra varılan köy, bucak, kent.

Biyoloji'deki anlamı:

Bir asalağın hayatının tümünü ya da bir kısmını içinde ya da üzerinde geçirdiği, besin ihtiyacını ve korunmasını sağladığı organizma.

 

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Bir parazitin hayatının tümünü veya bir kısmını içerisinde veya üzerinde geçirdiği, besin ihtiyacını veya korunmasını sağladığı organizma, konakçı.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Bir parazitin veya enfeksiyöz etkenin hayatının tümünü veya bir kısmını içerisinde veya üzerinde geçirdiği, besin ihtiyacını veya korunmasını sağladığı hücre veya organizma.

Enfekte olmuş canlı.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Çatısı kiremitli ev. (Dereyazıcı *Alaca -Çorum)

Zooloji alanındaki anlamı:

Bir asılağın hayatının tümünü ya da bir kısmını içinde ya da üzerinde, geçirdiği ve besin ve korunmasını sağladığı organizma.

Diğer sözlük anlamları:

Konuk olunan yer, menzil, müsafirhane.

Misafir.

Göz bebeği yerindeki aklık, pus

Bir konaklık yer

Başta saç aralarında olan kepek

Konak isminin anlamı, Konak ne demek:

Erkek ismi olarak; Konuk, misafir. Konuk olunan yer.

Bilimsel terim anlamı:

[Bakınız: konakçı]

İngilizce'de Konak ne demek? Konak ingilizcesi nedir?:

host

Fransızca'da Konak ne demek?:

rhypia, hôte

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Şanlıurfa şehri, Çamlıdere bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Diyarbakır şehrinde, Eğil belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Muğla şehri, Selimiye nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Mardin şehri, Kocatepe nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Denizli kenti, Baklan ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Hakkâri şehri, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Uşak şehrinde, Eşme belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Trabzon şehrinde, Küçükdere nahiyesine bağlı bir yer. Malatya şehrinde, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Denizli şehri, Tavas belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Ordu şehrinde, Gölköy ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Bartın kenti, Kumluca nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Çankırı ilinde, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Giresun kenti, Şebinkarahisar ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

 

Konak kısaca anlamı, tanımı:

Konak gibi : Büyük ve gösterişli (ev).

Konak yavrusu : Konağı andıran (ev).

Bülbülkonağı : Bir hamur tatlısı türü.

Hükumet konağı : İl ve ilçelerde, başta vali veya kaymakam olmak üzere, hükûmet görevlilerinin iş gördüğü yapı, paşa kapısı.

Konakçı : Sefere çıkan askerlerin önünden gidip konak yeri sağlamakla görevli subay. Asalağın erginini veya gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak. Toplu olarak yapılmış olan yolculukta konak yeri sağlamakla görevli kimse.

Konaklama : Konaklamak işi.

Konaklamak : Yolculuk sırasında bir yerde durup geçici bir süre kalmak.

Konaklık : Konak kadar alınan yol. Konak olmaya uygun yer.

Ara konakçı : Asalağın, gelişme evreleri sırasında beslenip barındığı konakçılardan her biri.

Büyük : Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Niceliği çok olan. Üstün niteliği olan. Büyük abdest. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Önemli.

Gösterişli : Görkemli. Gösterişi olan.

Vali : Bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilbay. Satrap.

Kaymakam : Yarbay. Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay.

Dereceli : Derecelere ayrılmış, kademeli. Derecesi olan.

Devlet : Büyüklük, mevki. Mutluluk. Bu tüzel varlığın yönetim organları. Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Talih.

Görevli : Resmî görevi olan kimse, memur. Görevi olan, vazifeli.

Ve : Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu. İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz.

Ev : Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane. Soy, nesil. Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı. Aile.

Gözde : Önemli bir kimsenin beğendiği kadın. Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen (kimse veya şey), favori.

İnce : Tiz (ses), pes karşıtı. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı. Zayıf. Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı. Taneleri ufak, iri karşıtı. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). Hafif, gücü az. Ayrıntılı.

Tabaka : Katman. Katman. Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt. Derece. Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu.

İzmir : Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.

Bağlı : Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun. Kapatılmış olan, kapalı. Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek). Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. Sınırlanmış, sınırlı. Bir bağ ile tutturulmuş olan. Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan.

Biri : Bir tanesi. Bilinmeyen bir kimse.

Konak çekmek : Köy imamlarına her ev birer gün yemek vermek.

Konak idinmek : İkâmetgâh ittihaz etmek

Konak kapsamı : Bir enfeksiyöz etkene duyarlı olan veya etkenin enfekte edebileceği konak türlerinin çeşitliliği.

Konak sahibi : Sürekli konuk ağırlayan varlıklı kimse.

Konak salmak : Köy odasında misafir edilen kimse için bir eve, yemek gönderme ödevi yüklemek

Konak seçiciliği : Bir parazitin birden fazla konakta olgunlaşabilme yeteneğinin derecesi.

Konak spesifitesi : Bir parazitin birden fazla konakta olgunlaşabilme yeteneğinin derecesi.

Konakadüzü : Muş şehrinde, Korkut ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Konakalmaz : Elâzığ ilinde, İçme nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Konakbaşı : Malatya ili, Arguvan ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Konak ile ilgili Cümleler

  • Jale'nin anne ve babası bir konakta yaşıyorlar.
  • Burada konaklamak zorunda kalacağım.
  • Boston'da elli dakikalık bir konaklamamız var.
  • O oldukça büyük bir konakta yaşar.
  • Büyük bir konakta yaşamak istemiyorum.
  • Sanırım konaklama ve uçuş rezervasyonu yapmadan önce karar versem iyi olur.
  • Her zaman bir konakta yaşamak istedim.

Diğer dillerde Konak anlamı nedir?

İngilizce'de Konak ne demek? : [Konak] n. inn, residence, residency, halting place, court, dandriff, dandruff, hall, mansion, road house, scurf, villa

Fransızca'da Konak : hôtel [le], résidence [la], étape [la], manoir [le]; relais [le], halte [la]

Almanca'da Konak : n. Absteigequartier, Herberge

Rusça'da Konak : n. ночлег (M), квартира (F), особняк (M)