Püs nedir, Püs ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Erik, kayısı, badem ve benzerleri ağaçlardan sızan zamk, kedibalı.

Zamk.

Keven bitkisinden elde edilen zamk, kitre.

Çok kaynatılarak koyulaştırılmış pekmez.

Kavrulmuş darı.

Erkek çiçeklerdeki üremeyi sağlayan toz.

Taze fındık ve cevizin dışındaki yeşil kabuk : Fındığı aceleyle püsüyle topladık.

Ağaçlardan sızan zamk.

Mısır bitkisinin tepesinde ya da kozasında üremeyi sağlayan, sarı toz taşıyan erkeklik organı.

Sis.

Teknik terim anlamı:

[Bakınız: ağaç püsü].

Püs anlamı, kısaca tanımı

Erkeklik organı : Erkeğin çiftleşme organı, kamış, sik, zeker, penis, fallus

Ağaç püsü : Kayısı, erik, badem gibi ağaçların gövde ve dallarından sızan zamk. Bazı ağaç ve bitkilerin gövdesinden sızan zamk, ağaç balı.

Erkeklik : Erkek olma durumu. Erkekçe davranış, yiğitlik, mertlik. Bir erkeğin fizyolojik görevini yerine getirme gücü.

Sağlayan : Tekeffül eden, mütekeffil.

Bitkisi : Sonu.

Erkekli : Erkeği olan.

Taşıyan : Çek, ödek ve benzeri tecim belgitlerinden kendisine verilmiş ve aktarılmış bulunanların iyesi olan kişi.

Fındık : Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genel olarak Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6-7 metre, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana). Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan yağlı, nişastalı ürünü. Hileli zar.

 

Kayısı : Gülgillerden, sıcak veya ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç (Prunus armeniaca). Bu ağacın açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. Beyazı pişmiş, sarısı az pişmiş yumurta.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Pekmez : Genellikle üzüm, dut vb. meyvelerin kaynatılarak koyulaştırılmış biçimi.

Organ : Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv. Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş.

Acele : Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi. Tez davranma gerekliliği. Vakit geçirmeden, tez olarak.

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Keven : Geven. Dikenli bir çeşit ot. Sakız, kitre, zamk çıkarılan ve yakacak olarak da kullanılan dikenli bir bitki. Bir çeşit kahve. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. Bir tür kahve.

Sızan : Şanlıurfa kenti, Kanlıavşar nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Kayna : Kayığın iki yanında bulunan ve kıyıya çekmek için ip takılacak çıkıntılar. Şişe.

Yeşil : Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk. Olmamış, ham (meyve). Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı. Bu renkte olan.

Üreme : Üremek işi. Canlıların cinsel hücrelerinin birleşmesinden ortaya çıkan tohumla veya doğrudan doğruya oluşturdukları sporlarla çoğalmaları, tenasül.

Kitre : Gevenden çıkarılan bir zamk türü, kestere.

Diğer dillerde Pürüzsüz yüzey anlamı nedir?

İngilizce'de Pürüzsüz yüzey ne demek ? : smooth surface