Sübe nedir, Sübe ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Yumurta biçimi, oval.

Aşık oyununda, aşığın çizgi üstünde kalma durumu.

Sübe anlamı, kısaca tanımı

Sübere : Mantı. Yoğurtlu hamur yemeği, mantı. Makarna yemeği. (Kamanlar Güdül Ankara)

Sübereğe : Mantı.

Sübereği : Mantı.

Süberik asit : Formülü HOOC(CH2)6COOH, e.n. 143 °C olan, plastik endüstrisinde ve organik sentezlerde kullanılan, suda çözünen, renksiz kristal yapıda bir asit. Oktandioik asit .1,6-Heksandikarboksilik asit.

Sübeylidere : Balıkesir şehri, Burhaniye ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Sübek : Bazı yerlerde beşikteki çocukların bacakları arasına yerleştirilen sidik şişesi veya sidiği bir kaba akıtacak boru.

Sübekli : Sübeği olan.

Kalma durumu : Bulunma durumu.

Üstünde : Üstündeki, karşılığı üs'ta.

Yumurta : Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir canlı oluşturan hücre. Er bezi. Çorap onarmakta kullanılan, yumurta biçiminde, genellikle tahta veya mermerden kalıp. Tavuk yumurtası. Kanatlı hayvanların çoğalmasını sağlayan kabuklu bir besin maddesi.

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

 

Üstün : Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik.

Kalma : Kalmak işi. Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan.

Çizgi : Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril. Yüz ve vücut hatlarının her biri. Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Temel.

Yumur : Verimsiz toprağı kiraya verenin, karşılığında aldığı tohum kadar ürün. Hayvanlarda, midenin bir parçası.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Biçi : Erkek çocuk.

Oval : Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı, söbe, beyzi. Özellikle elips gibi iki simetri ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu şekil.

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

Oyun : Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Kumar. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.

 

Diğer dillerde Sübaşı anlamı nedir?

Osmanlıca Sübaşı : şahne, şihne