Soğurum izgesi nedir, Soğurum izgesi ne demek

Soğurum izgesi; Fizik alanında kullanılan bir kelimedir.

Fiziksel anlamı:

Seçici soğurgan bir özdekten geçen ışığın bir bölüğünün soğurumu ile oluşan, karanlık çizgili ya da karanlık kuşaklı izge.

Soğurum izgesi tanımı, anlamı

İzge : Çeşitlilik. Işığın dalga boylarına göre ayrılmış biçimi; her dalga boyundaki ışık yeğinliğini gösteren çizge. Matematik bir işlerin özgün değerlerinin tümü. Beyaz aşığı oluşturan renklerin, sıklık ya da dalga boyu sırasınca dizildiği görüngü. Bir akımmıknatıssal ışınım, kendisini oluşturan dalga boylarına ya da sıklıklara ayrıştırıldığında elde edilen çizge. anlamdaş alkım. (Zaman dizileri). İzgesel dağılım ve yoğunluk işlevlerinin çizgesel gösterimi. [Bakınız: izgesel yoğunluk işlevi]. E doğrusal uzayından kendisine tanımlı T doğrusal dönüşümü için, T nin çözen kümesinde olmayan bütün sayıların oluşturduğu küme. K oyutu üzerindeki E birimli cebirinin bir öğesi için tersinir değildir kümesi. [Bakınız: spektrum]. Elek-tromıknatıslı ışınımların, kendilerini oluşturan dalga uzunluklarına ya da yinelenimlere ayrıldıklarında sağlanan sonuç. (Görünür ışık bölümünde bunun iyi bir örneği, beyaz ışığın bir optik biçmeden geçtiğinde ortaya çıkan renkler kuşağıdır). İnsan kulağının algılayabileceği ve değerlendirebileceği ses dalgaları yineleniminin kuşağı; ses izgesi. Bir süreç ya da gidiş içinde izlenen yol

 

Soğurum : Bir özdeğin başka bir özdek içinde tutulması. Işıyan erkenin bir özdekten geçerken başka bir erkeye dönüşen bir bölüğümü yitirmesi. Bir numune tarafından soğurulmuş ışımanın ölçüsü . olup burada; I, numuneden geçmiş olan , I0 ise numuneye gelen ışık şiddetidir.

Karanlık : Işık olmama durumu. Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum). Karışık. Üzüntü, sıkıntı, perişanlık. Yasalara, töreye uygun olmayan. Işıksız.

Soğurgan : Emen, soğuran.

Kuşaklı : Kuşağı olan.

Çizgili : Üzerinde çizgi bulunan.

Seçici : Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.).

Karan : Yapışkan ve kokulu yaprağı olan, bodur funda boyunda dikensiz bir bitki. Yaban nanesine benzeyen bir bitki. [Bakınız: karağan]. Kahraman, yürekli. Karanlık.

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Özdek : İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat. Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat. Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne, madde. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler.

Geçen : Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.).

Kuşak : Bele sarılan uzun ve enli kumaş. Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge. Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler. Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm. Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon. Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri. Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ. Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi. Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı. Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu.

 

Çizgi : Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril. Yüz ve vücut hatlarının her biri. Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Temel.

Seçi : Seçme işi. Ayırma, seçme.

Geçe : Herhangi bir saat başını geçerek, geçerken. Karşılıklı iki yandan her biri, yaka. Taraf, yön. Eski türkçe keç-e: Karşı taraf; öte (Erzincan Merkez). Taraf. Taraf, yan.

Bölü : Bölme işlemini gösteren “/” veya “:” işaretlerinin okunuşu, taksim. Bir bayağı kesrin gösterilişinde pay ile payda arasına konulan yatay çizginin okunuşu. Böyle.

Kara : Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. Kötü, uğursuz, sıkıntılı. Yüz kızartıcı durum, leke. En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı. Esmer. Bu renkte olan. İftira.

Oluş : Olma işi, vuku. Oluşma, teşekkül, tekevvün. Bir durumdan öteki duruma geçiş.

Diğer dillerde Soğurum izgesi anlamı nedir?

İngilizce'de Soğurum izgesi ne demek ? : absorption spectrum