Taraklılar nedir, Taraklılar ne demek

Taraklılar; bir hayvan bilimi terimidir.

  • Sölenterlerin, saydam ve jelatinli deniz hayvanlarını içine alan sınıfı

Osmanlıca Taraklılar ne demek? Taraklılar Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

hâmil-i müşteriye

Taraklılar hakkında bilgiler

Taraklılar (Ctenophora), çoğu serbest olarak denizlerde yüzen, bazıları sesil (sabit) yaşayan, vücudu ışıldayan ve jelatinimsi yapıda olan canlılar şubesidir.

Bir çoğunda besin yakalamada kullanılan yapışkan kolloblast hücrelerini içeren tentaküller bulunur. Vücutlarında ışınsal simetrik olarak dizilmiş 8 adet silli bant bulunur. Tarak dişi gibi dizilmiş sillerin oluşturduğu bu bantların her biri bir kaburga veya plak şeklindedir. Hareket, yüzme plakları adı verilen bu yapılar üzerindeki sillerin yardımıyla sağlanır.

İlkel yapılı olanlarında vücut, küre veya yumurta şeklindedir. Vücudun ön ucunda ağız, diğer ucunda ise, apikal duyu organı bulunur. Besin olarak fitoplanktonları tüketen etobur hayvanlardır. Sindirim sistemleri dallanmış birçok kanaldan oluşur. Yutağın içinden itibaren hücre dışı sindirime uğrayan besinler mide ve kanallara iletilir. Burada hücre içi sindirim olur. Sindirilmemiş besin atıkları ağız veya anal kol yoluyla vücuttan atılır. Sindirim kanalının çeperinde yer alan hücre rozetleri denilen yapılar ile vücutta su düzenlenmesi ve boşaltımı yapılır.

 

Bu hayvanlarda ağız çevresinde ve tarak sıralarının kaidesinde yoğunlaşan ektodermal sinir ağı radyal sinirleri oluşturur. Duyu hücreleri epidermis tabakasının içinde bulunur. Taraklı hayvanlarda özel bir dolaşım sistemi, solunum organları bulunmaz. Vücutta sölom bulunmaz. Gastrovasküler boşluk dolaşım ve sindirim işlerini birlikte yapar.

Taraklılar tanımı, anlamı:

Deniz : Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi. Aydaki düzlükler. Çokluk, yoğunluk. Bu su kütlesinin belirli bir parçası. Geniş alan.

Hayvan : Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.

Tarak : Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç. İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü. Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç. Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten). Suda yaşayan hayvanlarda solungaç. Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik. Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık.

Saydam : Sayısal ortamda hazırlanmış, yansıtım aygıtında kullanılmaya özgü pozitif görüntü, slayt, diyapozitif. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf, transparan. Asetat. Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöze konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde, slayt. Açık seçik, belirgin.

 

Jelatinli : Jelatinden yapılmış veya jelatinle kaplanmış.

Sınıf : Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler. Derslik. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri. Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği. Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri. Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas.

Jelatin : Ambalaj için kullanılan ince, parlak bir madde. Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik, kıkırdak vb. dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde.

Canlı : Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Hareketli, hayat dolu, dinamik. Canlı yayın. Güçlü, etkili. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Canı olan, diri, yaşayan. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde.

Şube : Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri. Dal. Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri. Kol.

Besin : Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda. Yaşamak, varlığını sürdürmek için gerekli şey.