Telefon nedir, Telefon ne demek
Telefon; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.
- Konuşmaları ileten ve yansıtan düzenek.
- Birbirinden uzakta bulunan kişilerin konuşmasını sağlayan aygıt
"Telefon" ile ilgili cümleler
- "Mesela hep aynı saatlerde telefon çalardı." - E. Şafak
Fransızca'da Telefon ne demek?:
téléphone
Telefon kısaca anlamı, tanımı:
Telefon etmek : Birini telefonla aramak ve bir şey söylemek.
Telefon diplomasisi : Devletler arası ilişkilerde telefon aracılığıyla kurulan görüşme yolu.
Telefon direği : Telefon tellerinin aktarımı için dikilen ağaç veya metal direk.
Telefon hattı : Telefon tesisini ve iletişimini sağlayan tel örgü ağı.
Telefon kabini : Telefon kulübesi.
Telefon kartı : Telefon edebilmek için kullanılan, manyetik gücü ile telefon makinesini çalıştıran kart.
Telefon kulübesi : Şehir veya mahallelerin belli yerlerinde telefon edilebilecek özel yer, telefon kabini.
Telefon rehberi : Belirli il, ilçe veya kurumdaki telefon numaralarının sahiplerini alfabetik sıraya göre gösteren kitap.
Telefon santrali : Aynı merkeze bağlı ve iletişim akışı için giriş ve çıkışın otomatik olarak yapılmasını sağlayan sistem. Bu sistemin kurulu bulunduğu yer.
Telefon sapığı : Telefonla sürekli tacizde bulunan kimse.
Ankesörlü telefon : Kutulu telefon.
Kartlı telefon : Kontör yüklenerek kullanılan cep telefonu.
Kontörlü telefon : Konuşma süresini gösteren sayaçlı telefon.
Kutulu telefon : Halkın kullanımına sunulan, para, jeton veya manyetik özelliği olan, kartla çalışan telefon, ankesörlü telefon.
Mobil telefon : Cep telefonu. Araç telefonu.
Radyotelefon : Telsiz telefon.
Telsiz telefon : Elektromanyetik dalgalar yardımıyla çalışan telefon, radyotelefon.
Araç telefonu : Taşıtlar için geliştirilmiş telefon, mobil telefon.
Cep telefonu : Kişinin yanında taşıyabildiği, kablosuz telefon, mobil telefon.
El telefonu : Cep telefonu.
Telef : Boş yere harcama, yıpratma. Hayvanı yok etme, öldürme.
Telefoncu : Santral memuru, santralci. Özellkle cep telefonu alıp satan kimse. Telefon düzeni kuran veya telefon onaran kimse.
Telefonculuk : Telefon kuruculuğu veya onarıcılığı. Telefon santrali memurluğu.
Telefonlaşma : Telefonlaşmak işi.
Telefonlaşmak : Birbiriyle telefonda konuşmak.
Telefonometre : Telefon konuşmalarının süresini ve sayısını gösteren sayaç.
Konuşma : Görüşme, danışma, müzakere. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi vermek için yapılmış olan söyleşi, konferans. Konuşmak işi.
Yansı : Akis. Tepke. Bilgisayar veya tepegözle hazırlanan saydamın yansıtılmasıyla perdede ortaya çıkan görüntü. Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs.
Düzenek : Mekanizma.
Uzak : Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan. İhtimali az olan. Yakın olmayan yer. Arada çok zaman bulunan. Eli, gücü veya hükmü yetişmez. Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı.
Kişi : Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Eş, koca. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Erkek.
Aygıt : Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz. Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım.
Ve : İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz. Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu.
Telefon etmek : birini telefonla aramak ve bir şey söylemek. İlgili cümle: "Siz gelmeyin, ben telefon eder, gelirim." A. H. Tanpınar.
Telefonlu : Telefonu olan. İlgili cümle: "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." H. Taner.
Telefonsuz : Telefonu olmayan.
Telefonsuzluk : Telefonsuz olma durumu. İlgili cümle: "Telefonsuzluk derdi bütün İstanbul mahallelerinin derdidir." N. Hikmet.
Telefon ile ilgili Cümleler
- Cep telefonum iki kez çalındı.
- Telefon birçok kez çaldı.
- Telefon alacağım.
- Sana telefon numaramı vermeyeceğim.
- O, telefon görüşmesi yapmak için birkaç kez masadan ayrıldı.
- Ben müşteri hizmetleri temsilcisine ulaşmadan önce telefonda 20 dakika beklemek zorunda kaldım.
- Telefon bir iletişim aracıdır.
- Onun telefona cevap vermesine izin verme.
- Telefon bir baş belası olabilir.
- O ve onun kızı sık sık kendi evleri içinde birbirlerine cep telefonuyla mesaj attılar.
- Telefon aramasından sonra üç dakika içerisinde polisler Tom'un kapısındaydılar.
- Telefon, 1876 yılında Bell tarafından icat edildi.
- Telefon, 1876'da Bell tarafından bulundu.
- Her 30 saniyede telefonunuzu kontrol etmeyi durdurur musunuz?
Diğer dillerde Telefon anlamı nedir?
İngilizce'de Telefon ne demek? : [Telefon] n. telephone, device for conveying sounds over great distances by changing the sounds into electrical impulses, phone
n. telephone, phone, blower
Fransızca'da Telefon : téléphone [le], appareil [le]
Almanca'da Telefon : n. Draht, Quasselstrippe, Telefon, Telephon
Rusça'da Telefon : n. телефон (M), телефонограмма (F)
adj. телефонный
Bu kısımda Telefon nedir? Telefon ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Telefon tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Telefon hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.