Vank nedir, Vank ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kapalı hava.

Ağaçlı, sulak, güzel görünümlü (yer).

Vank tanımı, anlamı

Vankh : Ermeni dilinden vang: kilise; bazı köylerin eski isimleri bu kelime ile sonuçlanır

Vankıldak : Ağlamaklı, kalın ses çıkaran insan ya da hayvan için.

Vankıldamak : İnsan, hayvan kalın, acıklı ses çıkarmak.

Vankomisin : Hücre duvarının sentezini engelleyen bir antibiyotik. Streptomyces orientalis’ten elde edilen bakteri hücre duvarı üretimini bozarak etki oluşturan antibiyotik.

Kapalı hava : Bulutlu hava.

Görünümlü : Görünümü olan.

Görünüm : Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon.

Kapalı : Kapanmış olan, açılmamış, açık karşıtı. Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem. İçe dönük yaradılışta olan. Dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan. Geçilmez durumda olan. Açık olmayan (giyecek). Bulutlu, karanlık (hava). Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri). Başı örtülü (kadın). Gizli, saklı.

Ağaçlı : Ağacı olan.

Görün : Mezar, mezarlık.

Güzel : Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı. Güzellik kraliçesi. Görgü kurallarına uygun olan. İyi, hoş. Güzel kız ya da kadın. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran. Adamakıllı, şiddetli. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran. Sakin, hoş (hava). Pek iyi, doğru.

 

Sulak : Suyu olan, suyu bol (yer). Kuşlar için su konulan küçük kap.

Güze : Su kaynağı. Testi. Güzel. [Bakınız: Göze].

Hava : Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Keyif, âlem. Müzik parçalarında tür. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Esinti. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Gökyüzü. Çekicilik. Tarz, üslup. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Çevreyi kuşatan boşluk.

Görü : Görme yetisi. Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret. Dolaysız kavrama, birden kavrama.

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Yer : Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. Yerküre. Gezinilen, ayakla basılan taban. Önem. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Görev, makam. Durum, konum, vaziyet. Ülke. Durum, konum. İz. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal.

Diğer dillerde Vanilmandelik asit anlamı nedir?

İngilizce'de Vanilmandelik asit ne demek ? : vanilmandelic acid