Yarma nedir, Yarma ne demek

"Yarma" ile ilgili cümleler

  • "Yarma şeftali."
  • "Yarma arpa. Yarma burçak."
  • "Demir yolu birçok yarmalardan geçer."

Yerel Türkçe anlamı:

Buğday, arpa, mısır, bezelye ve benzeri nin iri çekilmişi, dövmesi.

Yar, uçurum

Fidan dikmek için açılan toprak.

Buğdayın iri çekilmişi, dövmesi

Güreşçilerin güreşte ilk tutuşması.

Hayvan yiyeceği

İri yarılmış ağaç, odun.

Değirmende iri şekilde öğütülmüş bulgur

Kaim odundan ayrılan parçalar.

Hayvan yemi.

Lapa lapa yağan kar.

Tabaklıkta, içinde sığır derilerinin haşlanmak üzere ıslatıldığı dikdörtgen biçimindeki havuz.

Kırılmış buğday

Çorbalık iri un.

Kolay yarılan gürgen türünden bir ağaç.

İri çekilmiş, dövülmüş buğday, arpa ve benzeri tahıl.

İri bulgur.

İnsanların kazıp açtığı yol, kanal, hendek.

Kırık buğday

Yarılarak kurtulan meyve.

İriyarı, heybetli, kaba saba adam.

Yarma, geçit

[Bakınız: yarman]

Hayvanlar için arpa, buğday, mısır ve benzeri tahıldan dövülerek yapılmış yem.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

 

[Bakınız: hisse bölme]

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Konya şehrinde, Yarma bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Yarma hakkında bilgiler

Yarma, kaynatılmış ve kurutulmuş buğdayın dibeklerde dövülerek kabuğunun ayırt edilmesi sonucunda ortaya çıkan ürün. Anadolu'da keşkek yapımında kullanılır. Kışlık yiyecektir.

Yarma kısaca anlamı, tanımı:

Buğday : Buğdaygillerin örnek bitkisi (Triticum). Bu bitkinin başaktan ayrılıp öğütülmesiyle elde edilen tanesi.

Yarma gibi : Çok iri yarı (kimse).

Yarma aşı : Bitki veya ağaçlarda, kalın çaplı anacın tepesi düzgün biçimde kesildikten ve perdahlandıktan sonra, tam orta yerinden 4-5 santimetre derinliğinde açılan yarığa bir kalem yerleştirilerek yapılmış olan bir aşı.

Yarma buğday : İri ve gelişigüzel kırılmış buğday.

Yarma çorbası : Yarma buğday ile yapılmış bir çorba türü.

Yarma kereste : Damarları yönünde yarılarak biçimlendirilmiş ağaç.

Yarma kütüğü : Üzerinde balta ile odun yarmak için yapılmış olan kalın kütük.

Yarma saldırısı : Yarma taarruzu.

Yarma şeftali : Eti çekirdeğinden kolayca ayrılan şeftali.

Yarma taarruzu : İki yanı kapalı, yanları kuşatma veya çevirmeye elverişsiz olan düşman birliğinin savunma düzenini, gedikler açarak parçalama amacı güden saldırı, yarma saldırısı.

Çam yarması : İri yarı, koca gövdeli (kimse), çam bölmesi.

Yarmak : Yarık açmak. Buğday, arpa vb. tahıl tanelerini değirmende kırmak. Kesip açmak. Ortasından, içinden geçmek. Uzunlamasına bölüp ayırmak. Derin yara açmak.

Yarmalama : Yarmalamak işi.

Yarmalamak : Uzunlamasına ikiye bölmek.

 

Yarmalık : Yarma yapmak için ayrılmış (buğday vb.).

Ablukayı yarmak : Kuşatılan bölgeden zor kullanarak dışarı çıkmak.

Çemberi yarmak : Bir veya birkaç noktayı delerek kuşatmadan kurtulmak.

Dostun attığı taş baş yarmaz : "dostun acı sözü veya sert davranışı insana ağır gelmez" anlamında kullanılan bir söz.

Her taş baş yarmaz : "korkulan her şey tehlikeli değildir" anlamında kullanılan bir söz.

Kafa göz yarmak : Beceriksizlik göstermek.

Kılı kırk yarmak : Titiz ve ayrıntılı bir biçimde incelemek, önemle üstünde durmak.

Engebeli : Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı.

Geçirmek : Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. Giymek, giyinmek. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak. Etmek, yapmak. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak. Zaman harcamak. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek. Herhangi bir durumu yaşamış olmak. Vurmak. Birine kötü söz söylemek. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Hastalık bulaştırmak. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak.

Gelişigüzel : Herhangi bir, baştan savma, rastgele, lalettayin. Üstünkörü.

Dövme : Dövülerek yapılan. Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya). Dövmek işi. Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma. Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılmış olan yazı veya resim.

Çorba : İçinden çıkılmaz durum. Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan sıcak, sulu içecek.

Kola : Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta. Kolalama. Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata). Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek.

Görgüsüz : Görgüsü olmayan.

Kurut : Kurutulmuş süt ürünü.

Kolay : Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe. Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç ve zor karşıtı. Kolaylık.

Ve : İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz. Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu.

Kaba : Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse). Taneleri iri. Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer.

Saba : Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam. Sabah yeli.

Yarma kesim : Yıldız kesilmiş keresteye benzeyen ancak yüzü ile cephesindeki damarlar birbirine daha açılı ve yüzeyinde pullar belirmeyen keresteler elde edilmesini sağlayan, yıldız kesime benzer kesim yöntemi.

Yarma seresi : Çekirdeği çıkarılarak kurutulmuş erik.

Yarma vurmak : Söz dokundurmak.

Yarmac : Kara nohudun döğülmüşü.

Yarmaca : Buğday, arpa, mısır, bezelye vb. nin iri çekilmişi, dövmesi. İriyarı, heybetli, kaba saba adam. Kara nohudun döğülmüşü Yarılıp, içi gösterilerek satılan kesmece, kavun karpuz. bk. yarma (I)- Yarılıp da kurutulan incir. bk. yarmac. Çekirdeksiz kuru kayısı. İriyarı Bir gazelin her koşasının ortasına iki dize eklenerek dördere çıkarılması. (Eklenenler, koşanın birinci dizesiyle uyaklanır.) bk. dörderleme.

Yarmacalı : [Bakınız: yarmaca]

Yarmaç : İri yarılmış ağaç, odun

Yarmaç etmek : Buğdayı dövme hâline getirmek

Yarmaça : İri yarılmış ağaç, odun Kaim odundan ayrılan parçalar Çam ağacından yapılmış sopa; odun parçası. || tandıra goydum paçayi || üsdüne örtdüm keçeyi || gız getirin yarmaçayi || pisigiz bağlasaz nola v bele de gonşuluğ ola Büyük odun (Çayağzı) Bir kütükten yarılan odunların her biri Yarılmış odun

Yarmaçalı pilav : Yarma buğdaydan yapılmış pilav

Diğer dillerde Yarma anlamı nedir?

İngilizce'de Yarma ne demek? : n. chop, incision, scission, split, splitting

Almanca'da Yarma : n. Durchbrechung, Durchstich, Einschnitt

Rusça'da Yarma : n. колка (F), взлом (M), выемка (F), расщелина (F), прорыв (M), крупа (F)