Öven nedir, Öven ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sofa.

Sokak kapısının önü, taşlık.

At ve eşeklerin kanını emen, yeşil renkli, iri sinek.

Öven ile ilgili Cümleler

  • Çok öveni de çok yereni de çok sevmem.
  • 1998'de Tom'un ölümü üzerine, Mary, onun meziyetlerini öven bir konuşma yaptı.

Öven tanımı, anlamı

Övendere : Hayvan dürtmeye yarayan ucu bizli değnek, üvendire. Üvendire. [Bakınız: öğendire]. Çift sürülürken sabanın ökçe kısmında biriken çamurları temizlemek üzere bir ucunda üçgen biçiminde küçük demir plaka; diğer ucunda çift hayvanlarını nodullamak için çivi bulunan deynek

Övendire : Hayvan dürtmeye yarayan ucu bizli değnek, üvendire. [Bakınız: öğendire, övendere].

Övendirelik : Üvendire yapmaya yarayan ağaç dalı.

Övenek : Akarsuyun yavaş aktığı yer : Balık övenek yerlerde eğleşir.

Övenler : Erzurum ilinde, Pasinler ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Tekirdağ şehri, Hayrabolu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Sokak kapısı : Evin sokağa açılan kapısı.

Taşlık : Taşı bol, taşlı (yer). Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı, konsa. Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb.

Renkli : Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan. Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film. Neşeli, canlı, ilgi çekici. Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse).

 

Sokak : İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol.

Sinek : Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı. İskambil kâğıtlarının siyah renkte yoncayı andıranı, ispati.

Taşlı : İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.). Üzerinde süs taşı bulunan. Üzerinde taş bulunan.

Yeşil : Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk. Olmamış, ham (meyve). Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı. Bu renkte olan.

Kapıs : Karpuz.

Yeşi : Bir at rengi.

Soka : Ağılı. Hayvanların geçmemesi için çalı ile örtülen geçit. Dibekte, havanda dövme işini yapan tokmak.

Sofa : Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, hol.

Emen : Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur.

Kanı : İnanç, düşünce, kanaat.

Eşek : Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan, uzun kulaklı (Equus asinus). Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa.

Kapı : Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat. Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. Ev gezmesi için gidilen yer. Devlet dairesi. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı Genel Ağ sayfası, portal. Gidere yol açan gereksinim.

Diğer dillerde Ötümsüz veya üflek abanık anlamı nedir?

Fransızca'da Ötümsüz veya üflek abanık nedir ? : consonne sourde ou soufflée