Arbanmak nedir, Arbanmak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Üzerine çullanmak, abanmak.

Bir ağaca tırmanmaya çalışmak: Sizin kiraza arbanıp duruyordu.

Arbanmak anlamı, tanımı

Arba : Teraziyi dengeye getirmek için hafif olan kefeye konulan taş, demir, çivi gibi ağırlık. Dara. Dengesizlik, ayarsızlık (terazide). [Bakınız: abra]. Kuvvet ve ağırlıkça farklı: Şu pehlivan ötekinden arba geliyor. Güçlü, kuvvetli. Üstün. Ağır

Çullanmak : Alta almak için birinin üzerine abanmak. Birine beklemediği bir anda saldırmak. Birini bezdirecek, bıktıracak kadar üzerine gitmek.

Tırmanma : Tırmanmak işi. Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim. Özel araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme. Bir durumun, bir olgunun giderek güç kazanması, etkisini artırması, güçlenmesi.

Çullanma : Çullanmak işi.

Çalışmak : Bir şeyi oluşturmak ya da ortaya çıkarmak için emek harcamak. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak. Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek. Herhangi bir iş üzerinde olmak. İşi veya görevi olmak, bulunmak. Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak.

Çalışma : Çalışmak işi, emek, say. Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün. Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi. Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması.

 

Abanmak : Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

Abanma : Abanmak işi.

Tırman : 1.Tarla, bağ, bahçe sınırı. 2.Bağın meyilli kıyısı. 3.İki tarla arasındaki boş yer. Tarla sınırı.

Tırma : Çalı.

Ağaca : Köpek. Bir kuş adı. Çankırı şehrinde, Çerkeş ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Kiraz : Gülgillerden, ılıman iklimlerde yetişen bir meyve ağacı (Cerasus avium). Bu ağacın kırmızı veya beyaz renkte, etli, sulu, tek çekirdekli meyvesi. İzmir iline bağlı ilçelerden biri.

Çalış : Çalma işi.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Çalı : Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki. Olmamış meyve. Bir an, bir ara. Delikli taş. Bahçe. Keçileri kovalama ünlemi. Toprak üstü gövdelerinde sekonder kalınlaşmanın ve odunlaşmanın olduğu, boyları 1-3 m kadar olan, çok yıllık bitkiler. Kimileri bir ağaççık kadar iri olurlarsa da, genellikle bodur, gövdesiz, ancak odunsu, kimi kez dikenli, iklim ve toprak koşullarına göre bir çok türleri olan bitki takımı, bk. çalılık. Saban demirini ökçeye tutturan ağaç. (Taşpınar Aksaray Niğde). Bursa ili, Çalı nahiyesine bağlı bir bölge.

 

Kira : Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar. Bu biçimde tutulan taşınmaz. Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para.

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

Diğer dillerde Arazi vergisi anlamı nedir?

İngilizce'de Arazi vergisi ne demek ? : land tax