Astarak nedir, Astarak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Tavan arası.

Tavan ağaçlarının sonundaki aralık.

[Bakınız: arıstak].

Yüksek yer.

Astarak kısaca anlamı, tanımı

Asta : Yavaş: Asta gitki sana yetişebileyim. Hasta

Astar : Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat. Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat. Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb.

Tavan arası : Bir yapının tavanı ile çatısı arasında kalan bölüm, tavan aralığı, çatı arası.

Arıstak : Tavan. Tavan arası. Tavan arasında meyva konulan raf. Yapılarda, tavanda üzerine mertek dizilen kalın ağaç, kiriş. Tavan ağaçlarının sonundaki aralık. Örümcek.

Sonunda : En son zamanda, nihayetinde.

Yüksek : Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı. Yukarıda, üst tarafta olan yer. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan. Normal değerlerin üstünde olan. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. Güçlü, şiddetli. Derece ya da makamı bakımından üstün. Erdemli, faziletli. Etkili.

Aralık : Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.

 

Tavan : Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı. Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat. Çatı kiremidi.

Aralı : Uzak: Bu iki taş birbirine çok aralı. Aralıklı, uzak. Uzak.

Arıs : Gelincik. Sürülmemiş, terk edilmiş, bakımsız tarla: Bu yıl bizim tarlalar arış kaldı.

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Tava : Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap. Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü. Maden eritilen saplı pota. Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm. Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık. Bu kapta pişmiş yemek. Kireç karıştırılan tekne.

Sonu : Boyunduruğun iki yanına konulan çubuklar.

Aral : Harar, büyük çuval. Sıra dağlar. İki şey arası, ortası. Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. Sıradağlar.

Yer : Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. Yerküre. Gezinilen, ayakla basılan taban. Önem. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Görev, makam. Durum, konum, vaziyet. Ülke. Durum, konum. İz. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal.

Diğer dillerde Astar vurma anlamı nedir?

İngilizce'de Astar vurma ne demek ? : undercoating