Ayah tutmak nedir, Ayah tutmak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

İlerde söylenecek bir söze zemin hazırlamak.

Ayah tutmak kısaca anlamı, tanımı

Ayah : Ayak. Kafiye. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan ya da söylenen beste. Kadın, bk. kanayak çoluh çocuh ayah. Ayak, kafiye, kapı. Defa. Ayak - başdan ayaği: başından sonuna. [Bakınız: ayağ]

Tutma : Tutmak işi. Destekleme. Yanaşma. Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun hareketine engel olma, markaj.

Tutmak : Elde bulundurmak, ele almak. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak. Ulaşmak, varmak. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. Uygun gelmek, çelişmez olmak. Bir şey düşünmek. Alacağa ya da vereceğe saymak. Hedef olarak almak. Kapatmak, sarmak. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek. Avlamak. Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak. Bırakmamak. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek. Herhangi bir durumda bulundurmak. Beklenen sonucu vermek. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. Gereğini yapmak, yerine getirmek. Başlamak. Sarmak, bürümek. Denetimi ve yetkisi altına almak. Hizmetine almak veya kiralamak. Yaklaştırmak. Bağlamak. İşgal etmek. Kaplamak. İzlemek. Bir kimsenin yerini almak. Benimsemek, beğenmek. Asılmak, kuvvetlice sarılmak. Biriktirmek, tasarruf etmek. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek. Desteklemek, birinden yana çıkmak. Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak. Sunmak. Kullanmak. Varsaymak, farz etmek. Bir şeyi kullanması için uzatmak. Yanında bulundurmak, alıkoymak. Bir yerde kalmasını sağlamak. Ele geçirmek, yakalamak. Sürmek, zaman almak. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak. İş görebilmek. Uğramak.

 

Hazırlamak : Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek. Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek. Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek. Alıştırmak. Bir maddeyi elde etmek. Sebep olmak, yol açmak. Önceden düzenlemek. Önlem almak, sağlamak.

Hazırlama : Hazırlamak işi, anıklama.

Söylen : Evrende daha önce varolduğu sanılan canlı ve cansız, tüm çevresini ilgilendiren olayların kaynak, neden ve özelliklerini, çoğunlukla Tanrısal görünümler içinde açıklayan anlatı türü. bk. söylenbilim, doğa söyleni, yaşam söyleni, toplumsal söylen, karşılaştırmalı söylenbilim. karşılığı söylence, öykünce, öykü, öykülem. Tarih öncesi Tanrı, tanrıça, yarı Tanrı ve kahramanlara değgin serüvenler.

İlerde : Geçende. Oyunun herhangi bir anında sayı durumunu bildirmek için kullanılan söz. (Örneğin: 16-14 X ilerde].

Zemin : Taban, döşeme, yer. Kumaş, süslü kâğıt, halı, yer muşambası, tablo vb. desenli nesnelerde, biçimlerin üzerinde yer aldığı renk. Yeryüzü, dünya. Temel, dayanak. Ortam.

 

Hazır : Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya. Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş. Fırsattan yararlanarak. Bir işi yapmak için gereken her şey tamamlanmış olarak. Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı.

Zemi : Tarla.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Ayağa eğik cephe anlamı nedir?

İngilizce'de Ayağa eğik cephe ne demek ? : high front support