Cases türkçesi Cases nedir

  • Sorun.
  • Kılıf.
  • Vukuat.
  • Çanta.
  • Husus.
  • Hukuksal olay.
  • Görüş.
  • Hasta.
  • Delil.
  • Kap.
  • Tuhaf tip.
  • Olay.
  • Neden.
  • Kovan.
  • Kanıt.
  • Davalar.
  • Valiz.
  • Durum.
  • Dava.
  • Mahfaza.
  • Kutu.
  • Kasa.

Cases ile ilgili cümleler

English: Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
Turkish: Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.

English: She is wrong in nine cases out of ten.
Turkish: O, on olayın dokuzunda hatalıdır.

English: There are some cases where this rule does not apply.
Turkish: Bu kuralın geçerli olmadığı bazı durumlar vardır.

English: There have been many cases of cholera this year.
Turkish: Bu yıl çok sayıda kolera vakası yaşandı.

English: Both cases were dismissed.
Turkish: Her iki dava düştü.

Cases ingilizcede ne demek, Cases nerede nasıl kullanılır?

In more cases than not : Genellikle.

Bil cases : Bankalarda kullanılan ve içlerinde indirimli tecimsel belgitler saklanan belgitlik. Belgitlik.

In all cases : Her durumda.

In many cases : Bir çok durumda.

In most cases : Bir çok durumda. Genelde. Çoğu vakada. Çoğu durumda. Normalde. Çoğu halde.

Crankcases : Karter. Krank mili çevresindeki metal muhafaza. Motor karteri. Krank karteri. Motor yağ karteri. Yağ karteri. Krank kutusu. Motor yağlığı. Yağ kutusu.

 

Cardcases : Kartvizit cüzdanı.

Discases : Soyunmak.

Carcases : İskelet. Leş. Ölü. Ceset. Enkaz (gemi vb). Bina iskeleti. Cife. Karkas. Enkaz. Vücut.

Briefcases : Evrak çantası. Çanta.

İngilizce Cases Türkçe anlamı, Cases eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Cases ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Matter : Madde. Fizik, kimya, sosyoloji alanlarında kullanılır. İltihaplanmak. İrinlenmek. Önemi olmak. Önem taşımak. Önemli olmak. Sebep. Fark etmek.

Averments : Delil gösterme. Kanıt gösterme. İddia.

Oddities : Garip şey. Antika kimse. Acayiplik. Gariplik. Antika. Garip özellik. Tuhaflık. Garip kimse.

Argument : Savunma. Düşünme. Argüman. Tez. Düşünce. Değiştirgen. Bir tiyatro yapıtının baş tarafına yazılan oyun özeti bk. baş özet; inandırıcı söz, sahne. İddia.

Documentary : Belgelere dayanan. Gerçek yaşamdan alınan herhangi bir olguyu, kendi doğal çevresi ve akışı içinde ya da buna en yakın biçimde sonradan kurulmuş bezemler, seçilmiş yerlerde işleyen, çok kez belirli bir amacı yansıtan film çeşidi. Dokümanter. Belgesel. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Vesika. Senet. Belge niteliği taşıyan film ya da televizyon izlencesi. Belgeli.

Law suit : Hukuk davası. Bir kişinin başka bir kişiye karşı açtığı mahkeme davası.

Assess : Değerlendirme yapmak. Hesaplamak. İncelemek. Yargı. Değerlendirmeye almak. Para cezası vermek. Değerini bilmek. Değer biçmek. Kanı.

Hived : İstiflemek. Arı kovanı gibi yer. Toplu olarak yaşamak. Biriktirmek. Arı kovanı. Kovana girmek. Kovanda toplamak. Kovana koymak. Toplamak.

 

Cover : Yetmek. Maskelemek. Almak. İnanca. kağıt para karşılığı değerli maden. herhangi bir nesnenin karşılığı olan para. Tecimsel bir işlemde dokuncayı önlemek amacıyla ayrılacak karşılama payı. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Kapatmak. Karşılık. Bir oyuncunun başka bir oyuncunun önüne kayarak seyircinin onu görmesini engellemek. yapılmayan bir işi yapılıyormuş gibi. göstermek için oyuncunun gövdesiyle, yaptığı işi seyircinin görüşüne kapaması, örnek : eğer masa lambasının üstünde lambayı yakacak bir düğme yoksa, o lambanın yanması anında ışıklar parlatılacaksa oyuncu lambayı gövdesiyle görüşe kapayıp yakar gibi yapar.

Cartons : Nişan tahtasının ortasındaki beyazlık. Mukavva kutu. Onikiden vurma. Karton kutu. Kartonlar.

Cases synonyms : legal proceeding, occurrent, bastardy proceeding, class action suit, countersuit, containers, suit, catchall, context, expeller, cab, conjunctures, concept, litigation, particularities, causatively, boxes, action, can, curiosities, actions, earnest, incidents, consideration, bushing, paternity suit, gladstone bag, cosy, instance, class action, baggages, event, casings.