Craving türkçesi Craving nedir

Craving ile ilgili cümleler

English: I have a craving for fresh fruit.
Turkish: Canım taze meyve istiyor.

English: Mary had some weird food cravings when she was pregnant.
Turkish: Meryem hamileyken tuhaf aşermeleri olmuştu biraz.

English: Tom has a craving for chocolate ice cream.
Turkish: Tom'un çikolatalı dondurmaya bir özlemi vardı.

Craving ingilizcede ne demek, Craving nerede nasıl kullanılır?

Cravingly : Özlemle. Şiddetli arzu ile. Hasretle.

Cravings : Özlem. Arzu. Hasret.

Cravat : Boyun bağı. Kravat. Eşarp. Boyunbağı.

Cravats : Eşarp. Boyunbağı. Boyun bağı. Kravat.

Crave : İstirham etmek. -e içi gitmek. Hasret olmak. Can atmak. -e can atmak. Arzulamak. İçin deli olmak. İstemek. Yalvarmak. Rica etmek.

Craal : Güney afrika'da yerli köyü. Sığırları tutmak için kullanılan çit ile çevrilmiş alan.

Craven : Açgözlü. Doyumsuz. Korkak. Korkakça. Ödlek. Namert. Pisboğaz.

Craver : Çok isteyen kimse. Arzulayan kimse. Hasret çeken kimse.

Crave for : Burnunda tütmek. Canı çekmek. Mumla aramak.

Cravers : Arzulayan kimse. Çok isteyen kimse. Hasret çeken kimse.

İngilizce Craving Türkçe anlamı, Craving eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Craving ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Sultriest : Sıcak. Şehvet dolu. Tutkulu. Boğucu (hava). Hararetli. Cinsel istek uyandıran. İhtiraslı. Sıcak ve nemli. Şehvetli. Rutubetli.

Calling : Görev aşkı. İstek. İş. Ticari ünvan. Seslenme. Heves. Telefon etme. Meslek. Davet. Çağrı.

Appetite : Yemlerin tat, koku, nitelik ve ısı gibi etkenlere bağlı olarak istekle tüketilmesi. İştah. İstek. Şehvet. Apetit. Afiyet.

Anxiousness : Endişe. Endişeli olma. Üzüntü. Kaygı. Sabırsızlık. Endişelilik. Istırap. Huzursuzluk. Anlayış.

Aspirations : Soluklu okuma. Aspirasyon. İstek. Emme. Büyük amaç (uzun zamandır güdülen). Can atma. Havalandırma. Soluma.

Avarice : Servet tutkusu. Tamahkarlık. Cimrilik. Tamah. Hırs. Hasislik. Açgözlülük. Para tutkusu. Para hırsı. Bahilik.

Conjuncture : Buhran. Eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü. Konjonktür. Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı. Durum. Şartlar. Kritit durum. Ekonomik hayatın gelişmesi. Kritik durum.

Cacoethes : Tatmin edilemeyen arzu. Bir inanç veya tutku için rahatsız edici ancak karşı konulamaz motivasyon veya arzu. Doyumsuzluk. Düşkünlük. Kötü alışkanlık.

Yearning : Arzulu. Üzme. Özlem dolu. Arzulama.

Bugs : Merak. Eklem bacaklı hayvanlardan, gerçek eklem bacaklılar (euarthropoda) alt dalının, böcekler (ınsecta) sınıfının, hortumlu böcekler (rhynchota) takımından, çoğunlukla yassı vücutlu, ön kanatları dipten başlayarak yandan çoğu sertleşmiş, son tarafları zar halinde, art kanatları da zar biçiminde, nimf ve erginlerinde integümentte genel olarak çok pis kokan bezler bulunan, çoğu karada, bazısı suda yaşayan, kan ve bitki öz suyu emerek beslenen bir alt takım. süne (eurygaster integriceps), kımıl (aelia rostrata), tahtakurusu (cimex lectularius), su akrebi (nepa cinerea) iyi bilinen türleridir. hemiptera. Tutkun. Tahtakurusu. Dinleme cihazı. Gizli mikrofon. Tahtakuruları. Biyoloji, ekonomi alanlarında kullanılır. Yarım kanatlılar.

 

Craving synonyms : requisitioned, appetites, hungering, conation, sickest, bouts, anxious to, passions, emergency, eagerness, hunger for, greeds, greed, sicker, cults, itch, consuming desire, eager, sultrier, invasions, claiming, letch, eagers, nostalgia, avarices, addiction, passion, invasion, hankering, addictions, ambitiousness, requisition, sick.

Craving ingilizce tanımı, definition of Craving

Craving kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Longing for. Vehement or urgent desire. Beseeching.