Değişik nedir, Değişik ne demek

Değişik; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Değişik" ile ilgili cümleler

  • "Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince..."
  • "Program müdürümüzün sesi acaba aradığım değişik ses olamaz mıydı?" - A. Ağaoğlu
  • "Hiç değişiğim kalmadı."
  • "O güne kadar görülmemiş türden, değişik bir dergiydi." - A. Kutlu

Yerel Türkçe anlamı:

1.bk.değiş dokuş.

Süt toplama sırası

Değiş tokuş, mübadele, alışveriş

Ödünç süt alıp verme.

Yedek (iç çamaşırı, giyecek): Çamaşır yıkandı, değişiğim yoktu giyeyim.

Fazla elbise, iş elbisesi.

Diğer sözlük anlamları:

Her biri kendi akrabalarından bir kızı ötekiyle evlendirmek suretiyle iki erkek arasında karşılıklı olarak kararlaştırılan evlenme

Fransızca'da Değişik ne demek?:

dégénéré

Değişik tanımı, anlamı:

Değiş : Değişim. Değme işi.

Değişiklik : Amaca uygun biçime getirmek için yapılmış olan değiştirme, tadil. Bir bütünün bir bölümünün değişmesiyle ortaya çıkan yeni durum. Farklılık. Değişik olma durumu.

Değişiklik önergesi : Bazı kanun maddelerinin amaca daha uygun olması için Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılmış olan öneri, değişiklik teklifi.

 

Değişiklik teklifi : Değişiklik önergesi.

Değişiklik yapmak : Değiştirmek.

Ağız değişikliği : Önceden söylediği sözü söylememe veya değişik bir biçimde söyleme durumu. Yenilen veya yenilecek yemeğin çeşidinde yapılmış olan değiştirme.

Muaddel : Değiştirilmiş, değişikliğe uğramış, değişkin.

Alışılmış : Her zamanki, mutat.

Farklı : Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.

Yedek : Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan. Redif. Gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı. Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı. Hayvanı yedeğe alan ip, yular.

Çamaşır : Kirli eşyaları yıkama işi. İç giysisi.

Giyecek : Giysi.

Hastalık : Aşırı düşkünlük, tutku. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk. Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Ruh sağlığının bozulması durumu.

Dışında : -den başka, sayılmazsa.

Bir : Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Tek. Sadece. Bir kez. Ancak, yalnız. Bu sayı kadar olan. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Aynı, benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Sayıların ilki.

İç : Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı. Mide, bağırsak, karın. Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara. İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan. Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan. Oyuk şeylerin boşluğu. Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım. Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım. Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan. Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta. Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri. Muhteva. Ten ile dış giysiler arası.

 

Çok : Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı. Aşırı bir biçimde.

Çocuk : Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Genç erkek. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Küçük yaştaki erkek veya kız. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi.

Değişik almaç işgal teorisi : Bir ilacın yaptığı etkinin şiddetinin, o ilacın intinsik etkinliğinin ölçüsü olan alfa-değeriyle işgal edilen almaç sayısının çarpımına eşit olduğunu savunan görüş.

Değişik çiraylılık :

Değişik dokutlu :

Değişik eder : Süreli alış verişlerde borsaya getirilen mal ve tecimsel belgitlerin değişik eder ve değerleri.

Değişik etmek : İki erkek bir diğerinin kız kardeşiyle evlenmek: Ahmet'le Remzi değişik etmişler.

Değişik görüm :

Değişik marmenevişleme : Mb ile Ms sıcaklıkları arasında tutulan bir yağ yunağında yapılan marmenevişleme işlemi.

Değişik okunuşlu : Bazı dillerde aynı harflerle yazıldığı halde çok türlü okunan (kelime).

Değişik öğecikli : İki öğeciği değişik özdecik.

Değişik saldırılar : Karşı yarışmacının ilk saldırıya karşılık vermemesi, bunda gecikmesi ya da vücut savmasıyle kendini koruması üzerine, yeniden ve aralık vermeden sürdürülen saldırılar (üsteleme, saldırı yenilemesi, yineleme saldırıları gibi).

Değişik ile ilgili Cümleler

  • Ülkemiz iklim değişikliğine karşı harekete geçmeli.
  • Değişiklik asla kolay değil.
  • Ali Mary'nin davranışındaki herhangi bir değişikliği fark edemeyecek kadar çok meşguldü.
  • Değişik kitaplar satın almak istiyor.
  • Değişikler olmak zorunda olacak.
  • Küresel iklim değişikliği herkesin sorunudur.
  • Değişiklik için birkaç sebep vardı.
  • Bu büyük bir değişiklikti.
  • Değişikliği sevmem.
  • Bu çevrede değişiklikler yapmamız gerekir.
  • Değişik bilgiler topladı.
  • Değişikliğe gitmeliyim.
  • İklim değişikliği gerçekten oluyor mu?
  • Konudaki fikirleri değişik.

Diğer dillerde Değişik anlamı nedir?

İngilizce'de Değişik ne demek? : adj. different, diverse, way out, diversified, alternative, several, varied, variegated, variant, calico, quirky

Fransızca'da Değişik : changé/e, différent/e, échangé/e, variable, curieux/euse, particulier/ière

Almanca'da Değişik : adj. verändert, alternativ, umgestaltet, erkennbar: nicht erkennbar, unkenntlich, verschieden, unterschiedlich, verschiedenartig

adv. besonders

Rusça'da Değişik : n. перемена (F)

adj. измененный, иной, разный, отличный