Dolak nedir, Dolak ne demek

"Dolak" ile ilgili cümleler

  • "Ellerinde güzel, gizemli Arap harfleri ile yazılı dövizleri, bayrakları, başlarında kumaş dolakları." - Fürüzan
  • "Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." - R. H. Karay

Yerel Türkçe anlamı:

Çorap eskisi, paçavra.

Arabanın tekerleklerine yapışarak tekerlekle birlikte dönen çamur.

Boyun atkısı.

Su kabağı

Başörtüsü.

Ayağa, sıcak tutması için sarılan yün kumaş.

Başörtüsü, tülbent, yazma.

Çobanların çarık giymeden önce bacaklarına sardıkları bez ya da yün sargı, tozluk.

Makara.

Boyun atkısı.

Atkı

Güreş terimi olarak anlamı:

Yağlı güreşlerde güreş donu paçalarının eti kesmemesi için baldıra sarılan keçe ya da bezden sargı.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Kazak. (Yassıören *Senirkent -Isparta)

Eski çorap .(Yassıören *Senirkent -Isparta)

Boyunbağı. (Meyvebükü *Güdül -Ankara)

Çoban atkısı. (Saçıkara *İslahiye -Gaziantep)

Çobanların ayakların üşümemesi için parmak uçlarından dizlerine kadar sardıkları yün, kıl ya da kumaş sargı. (Kösten -Denizli; Emeğil *Pınarbaşı -Kayseri; Taşpınar *Aksaray -Niğde; Karacaviran *Seydişehir -Konya; Saçıkaralı ve Sarıkeçili aşiretleri -Adana)

 

Başa sarılan kadın yemenisi. (-Malatya; -Gaziantep)

Fransızca'da Dolak ne demek?:

trochlée

Osmanlıca Dolak ne demek? Dolak Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

keçebent

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Yozgat ilinde, Akdağmadeni belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Dolak hakkında bilgiler

Dolak, bacağın ayak bileğinden dize kadar olan bölümüne dolanarak sarılan ensiz, uzun yünlü kumaş ya da deri parçası.

Eski Yunan'da köylüler bacaklarına, keten dolaklar sararlardı.Bu tür dolaklar 19. yüzyılın sonlarında İngiliz-Hint ordusu askerleri tarafından kullanılmaya başladı ve I. Dünya Savaşı sırasında da ABD ve İngiliz piyadelerinin başlıca donanımlarından biri durumuna geldi.

Türklerde dolak bacağa, baldıra tozluk yerine dolanan çuha, şayak, aba türünden uzun ve ensiz kumaş parçası ya da bu amaçla kullanılmak üzere hazırlanmış yün, tiftik örgü biçimindeydi. Uzun yolculuk yapanlar, çiftliklerde çalışanlar, avcılar ve askerler dolak kullanırlardı. 19. yüzyıldan başlayarak Osmanlı ordusunda kullanılan dolak ise, dört parmak eninde, uzun bir şayak parçası biçimindeydi. Postal koncu üstünden başlayarak dizkapağının altına kadar pantolon paçası üzerine sarılırdı. Dolak, askere rahat hareket etme olanağı verdiği gibi, onu tozdan ve soğuktan da korurdu. Cumhuriyet'in ilk yıllarında kullanımdan kaldırılmıştır.

Dolak anlamı, tanımı:

Tozluk : Pantolonun paçasını tozdan korumak için ayakkabının üzerine geçirilip düğmelenen veya dizden aşağı uzanarak ayağın üstünü örten dar paçalık, getr.

 

Bacak : Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak. İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, oğlan, vale. Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü. Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ.

Ayak : Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Halk edebiyatında uyak. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Vücudun belden aşağı bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Göl ayağı. Basamak. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta.

Bileği : Kesici araçları bilemek için kullanılan alet.

Dize : Şiirin satırlarından her biri, mısra.

Ensiz : Eni küçük olan, dar.

Kumaş : Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme. Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Tane. Pasaj. Güzel, alımlı kız veya kadın. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Nesne. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Müzik eseri.

Dolaksız : Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan.

Başörtü : Başörtüsü.

Yazma : Bohça, yemeni, başörtü, yorgan vb. şeyler yapmakta kullanılan, üstüne boya ve fırça ile veya tahta kalıplarla desen yapılmış bez. Bu bezden yapılmış. Kabakulak. Yazmak işi, tahrir. Basım tekniğinin gelişmediği dönemlerde elle yazılmış kitap, yazma nüsha.

Boyun : Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer. Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım. Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi.

Atkı : Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik. Büyük yaba. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.

Baca : Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol. Çatı penceresi. Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği.

Bölüm : Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Çağ, devir. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım.

Yünlü : Yünden yapılmış. Yün kumaştan yapılmış. Yünü olan. Yün kumaş.

Dolakalmak : Bollaşmak, yığılmak, yığılıp durmak 1.bk. dolağalmak. Birdenbire dolmak, doluvermek.

Dolakcı : Eski çorap, yünlü parçalar toplayan çerçi.

Dolakçı : Yün çorap eskisi, kazak vb. satın alan kişi. (Uluğbey, Yassıören *Senirkent -Isparta)

Dolaklı : Ağrı kenti, Doğubayazıt ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Diğer dillerde Dolak anlamı nedir?

İngilizce'de Dolak ne demek? : [Yos Sudarso Island] n. puttee

Fransızca'da Dolak : molletière [la]

Almanca'da Dolak : n. Gamasche, Gamasche: Gamaschen, Wickelgamasche

Rusça'da Dolak : n. обмотки (PL), онучи (PL)