Edge on türkçesi Edge on nedir

Edge on ile ilgili cümleler

English: We have the edge on them.
Turkish: Biz onlara göre avantajlıyız.

Edge on ingilizcede ne demek, Edge on nerede nasıl kullanılır?

Edge : Sokulmak. Yavaş yavaş ilerletmek. Kıyı. Keskin kenar. Ağız. Yan yan ilerlemek. Uç. Keskinleştirmek. Film kuşağının iki yanı. Kenarlarını belirginleştirmek.

On : Üstünde. İle. Açık. Çakırkeyif. Yanmak. Olmakta olan. Üzerinde. De. Civarında.

Gain the edge on : Avantaj sağlamak. Başka birinden daha avantajlı olmak. Geride bırakmak.

Have an edge on : Bir gömlek üstün olmak.

Have the edge on : -den üstün olmak. Avantajı ele geçirmek. Avantaj elde etmek. Avantaj sağlamak. Avantajlı olmak.

Have the edge on somebody : Üstün olmak.

İngilizce Edge on Türkçe anlamı, Edge on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Edge on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bludgeoned : Sopa ile vurmak. Alt etmek. Ağır bir cisimle vurmak. Mağlup etmek. Sopayla dövmek. Coplamak. Sopalamak. Ezip geçmek. Zorla yaptırmak.

Coerce : Baskı yapmak. Bir şeyi kabule zorlamak. Baskı altında tutmak. Tazyik etme. İcbar etme. Zorlama. Mecbur etmek. Mecbur etme. Baskı yapma.

Activated : Aktif hale getirilmiş. Harekete geçirilmiş. Etkinleşmiş. Aktifleşmiş. Aktif. Kurmak (birlik). Etkinleşik. Etkinleştirmek. Aktif hale getirmek.

 

Dig : Sevmek. İğneleme. Kazma. Kazı yapmak. Deşmek. Lojman. İğneli laf. Kazı. Dürtme.

Actuates : Harekete getirmek. Etkin hale getirmek. Hareketlenmek. Faaliyete geçirmek. Kuvveden fiile çıkarmak. Tahrik etmek. İşletmek. Çalıştırmak.

Bludgeons : Sopayla dövmek. Alt etmek. Zorla yaptırmak. Ağır bir cisimle vurmak. Coplamak. Sopalamak. Mağlup etmek. Ezip geçmek. Sopa ile vurmak.

Ginger : Kızıl renk. Zencefil. Hızlandırmak. Taba rengi. Kızıl. Teşvik etmek. Canlandırmak. Kışkırtmak. Zencefil katmak.

Bestirs : Kaldırmak. Yerinden oynatmak. Aceleye getirtmek. Koşturtmak. Coşturmak.

Bring pressure to bear on : Sıkıştırmak. Baskı kurmak. Baskı yapmak. Harekete geçmesi için zorlamak.

Goad : Galeyana getirmek. Kışkırtmak. Kışkırtıcı şey. Gönder. Üvendire ile dürtmek. Rahatsız etmek. İtmek. Teşvik etmek. Nodullamak.

Edge on synonyms : bestir, bullies, arouse, egg, hustle, hustles, awakes, gingering, goads, actuate, awake, actuated, bestirring, bludgeon, clamor down, gingered, bring into action, bludgeoning, activate, goaded, hustled, actuating, clamour down, coerces, be urgent with somebody, gingers, bullied, activates, bullying, ginger up, bestirred, bring to terms, arouses.