Kök nedir, Kök ne demek

Kök; bitki bilimi, müzik, Biyoloji, Bilişim, Dil Bilimi, Hukuk, Kimya, Veteriner, İsim alanlarında kullanılan bir kelimedir. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isimmecaz olarak kullanılır.

  • Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
  • Süsende olduğu gibi yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi.
  • Bazı şeylerde dip bölüm.
  • Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane.
  • Dip, temel, esas.
  • Kaynak, köken.
  • Sazı kurmaya yarayan burgu.
  • Sap.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Şişman, gürbüz, tavlı.

Büyük, kalın, güçlü.

Dar ve derin dere.

Pancar.

Salep kökü.

Gök.

Düğün davetiyesi (köy düğünlerinde şeker, badem, ceviz gibi sembolik şeylerle yapılan davet).

Kök.

Biyoloji'deki anlamı:

Bitkinin toprak altında gelişen, topraktaki tuzları ve suyu emen, bitkiyi toprağa bağlayan, karbohidratları depo eden, hormon sentezleyen ve yer çekimi doğrultusunda büyüyen yapısı.

Dişin, saçın, tırnağın gömülü kısımları.

Bilişim dünyasındaki anlamı:

Bir köksel sayılama dizgesinde bir basamağın ağırlığını elde etmek üzere, bir alt sıradaki basamağın ağırlığının çarpılması gereken katsayı, örn. onlu sayılama dizgesinde her sayı yerinin kökü 10'dur. "Taban" sözcüğü, örneği kayan ayrımlı gösterim dizgesinde görülen, matematiksel kullanıma ayrılarak, bu anlam için kullanılmamalıdır.

 

Hukuk terimi olarak sözlük anlamı:

zümre.

Kimya'da terim anlamı:

Çok kısa yaşamlı olup başka kök ya da moleküllerle hızla tepkime veren ve tek sayılı elektron bulunduran atom ya da molekül (Örn. BrCH3).

Olağan koşullarda çevresinden yalıtılamayan, ancak birçok tepkimeden nitelik değiştirmeden geçebilen atom kümesi (Örn. -NO3).

Kimya'da terim anlamı:

Pozitif veye negatif bir veya daha fazla yüklü iyonik bir grup. Ör. OH , NH4+ , SO42 Serbest radikal: Bir veya daha fazla eşleşmemis elektron içeren moleküle ait bir parça. Ör. OH. ( C2H5 ). Bir kimyasal tepkimede tek bir atom gibi davranan atom grubu. Asit kökü; normal bir kimyasal tepkimede etkilenmeden kalan elektronegatif atom grubu, Açil kökü; RCO- genel tipindeki bir organik asit kökü, alkil kökü; Metil gibi bir alifatik organik kökü, aril kökü; fenil ya da benzil gibi bir aromatik organik kök.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

hlk. Eyer bağı.

Kök isminin anlamı, Kök ne demek:

Dar ve derin dere. Gürbüz, sağlıklı. Gök. Asıl, kök, köken. Kök ismi; Türkçe kökenli olup bir Erkek ismidir.

Teknik terim anlamı:

Bir kelimenin, şekil öğeleri çıkarıldıktan sonra artık daha yalın bir hale konamıyan kısmı, ki bir kelime ailesi üyelerinde ya değişiksiz veya değişik olarak görünür (bk. Gövde, Köken, Taban). Bopp'tan beri, kökleri ikiye ayırırlar: bir şeyi gösterip belirtmeye yarayan GÖSTERMELİK veya ZAMİRLİK (indicative ou pronominale) kökler ile bunların dışında kalan ve bir şeyin niteliğini gösteren HABERLİK, YÜKLEMLİK, KAVRAMLIK véya FİİLLİK (attributive, predicative, significative ou verbale kökler.

 

Kelimelerin bütün yapım ve çekim eklerini çıkardıktan sonra ayrılamayan ve esas (temel) anlamı taşıyan bölümü: ye-, sor-, kış, el(elig), al-, dur-, yol, ver- vb.

Kök ile ilgili Cümleler

  • “Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu.”
  • Tohum saç ve yoluna devam et. Tohum iyiyse eğer, kök salacaktır.
  • O, kök kalıntısı üzerinde tökezledi.
  • “Benliğe kök salan gönül bağlarını kim tarif edebilir?”
  • Diş kökü.
  • Üç kök maydanoz.
  • Kök biramız yok.
  • “Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı.”

Kök ile ilgili Atasözü veya Deyim

kök salmak : iyice tutunmak, sağlamlaşmak, yayılmak, köklenmek bir yere iyice yerleşmek.

kök sökmek : çok çetin iş görmek.

kök söktürmek : uğraştırmak, güçlük çıkarmak.

Kök anlamı, kısaca tanımı

Art kök : Omuriliğin kelebek biçimindeki boz maddesinin ventral çıkıntıları. Omur-iliğin kelebek biçiminde olan boz-maddesinin dorsal çıkıntıları

Brüt kök ücret : Hafta tatili, genel tatil, yıllık izin ücretleri ile diğer izinler için yapılan ödemeler dahil olmak üzere ayda 225 saat üzerinden hesaplanan ücret.

Çokkatlı kök : Bir f (x) =0 çok-terimli denklemi için, n > 1 olmak üzere, eşitliği sağlanacak biçimde bir g (x) çokterimlisi varlayan a sayısı, Anlamdaş. katlı kök.

Dörtlü kök : Arapça gibi bazı dillerde dört sesten meydana gelen kök.

Hematopetik kök hücre : Kök hücre.

Homorizik kök : Gövdeden meydana gelen yan kökler.

İç kök kılıfı : Kıl folikülünün iç kısmında vagina kütikülası, Huxley ve Henle katmanlarından oluşan epidermis kökenli kılıf.

İşlevsel kök : Çoğunlukla birden çok öğeden oluşmasına karşın kimyasal tepkimelerde tek bir öğe gibi davranıp içinde bulunduğu bileşiğin temel özelliklerini belirleyen yapısal parça.

Katlı kök : [Bakınız: çokkatlı kök].

Kök açınığı veya köksel açınık : Kelime kökündeki açınık.

Kök alma : Bir çokluğun dilemsel bir kökünü alma.

Kök almak : Karekök almak.

Kök ayaklılar : Bir hücreliler (Protozoa) alt âleminden, kök biçiminde yalancı ayak denen ve harekete yarayan protoplazma çıkıntılarıyla tanınan, tatlı su ve denizlerde yaşayan, bazısı asalak bir sınıf. Amipler (Amoebozoa), foraminiferler (Foraminifera), güneş hayvancıkları (Heliozoa) ve ışınlılar (Radiolaria) olmak üzere 4 takımı vardır. Bir hücreliler (Protozoa) şubesinden, kök biçiminde yalancı ayak denen ve harekete yarayan protoplazma çıkıntılarıyla tanınan, tatlı su ve denizlerde yaşayan, bazısı asalak olan bir sınıf. (Rhizopoda), güneş-hayvancıkları (Heliozoa) ve ışınlılar (Radiolaria) olmak üzere 4 takımı vardır.

Kök ayrımı : Bir köksel sayılama dizgesiyle deyimlendirilen herhangi bir gösterimde, tümsayı kesiminde yer alan damgalarla bölümlü kesimde yer alanların ayrım yeri.

Kök basıncı : Terlemenin düşük olduğu hallerde ksilemde oluşan pozitif hidrostatik basınç.

Kök boğum solucanı : Hemen her çeşit bitkide, kök bölgesine yerleşerek urlar meydana getiren, yurdumuza ve bütün yeryüzüne yayılmış minik solucan.

Kök boya : [Bakınız: kök boyası]. Ottan yapılmış boya. Çalıların arasında biten, kökü kırmızı ve yapışkan bir çeşit ot.

Kök bozması : Bakımsızlıktan üzüm kütüğünün ince köklerinin kuruyup verimsizleşmesi.

Kök bükünü : Sami dillerde olduğu gibi, takıları doğrudan doğya köke getirilmekle yapılan bükün.

Kök cebi : Bazı bitkilerde endodermis türevlerinin diğer korteks tabakaları ile birleşerek oluşturduğu, sucul ilkel bitkilerde kök ucunu koruyan yapı. Kök cebinin varlığı bitkinin ilkel yapıda olduğunu gösteren önemli bir karakterdir.

Kök dağıtmak : Düğün için davetiye dağıtmak.

Kök harfleri : Sami dillerde kökü meydana getiren abanıkiar,ki sıra ile KÖK BİRİNCİSİ (Fâi fiil, Première radicale), KÖK İKİNCİSİ (Aynı fiil, Deuxième radicale), KÖK ÜÇÜNCÜSÜ (Lâmi fiil, Troisième radicale)... denir.

Kök hücresi : Alglerde tallusu zemine bağlayan saydam kaide bölgesi. Bitkilerin kökündeki hücreler. 3.Hemositoblâst. 4.Embriyo ya da erginde farklılaşmamış hücre; gerektiğinde bölünerek değişik hücre tiplerine dönüşen, erginde hücre yenilenmesini sağlayan hücreler.

Kök isim : Kendisinde hiçbir ek bulunmayan, kök durumunda isim: El, su gibi.

Kök kılıfı : Çimen gibi bazı bitkilerde gelişen radikulanın çevresindeki koruyucu kılıf. Epidermiste kıl folikülünün devamı olan kısım.

Kök nodülü : Baklagillerde ve bazı bitkilerde kökte oluşan ve azotu tespit eden bakterileri kapsayan yumrular.

Kök sapı : Bazı hidrozoon kolonilerinin kök şeklindeki yatay bölgesi.

Kök şapkası : [Bakınız: kaliptra]. Kaliptra.

Kök tüyü : Topraktan su ve suda çözünmüş maddelerin alınmasına yarayan, kökün epidermis hücrelerinden gelişen tek hücreli uzantıları.

Kök yemler : Yedek besinlerini köklerinde depo eden, azotsuz öz maddelerinin önemli bir kısmı şeker, geri kalanı da nişasta, dekstrin ve pektinden oluşan, bu nedenle enerji kaynağı olarak değerlendirilen havuç, şalgam, yemlik pancar (hayvan pancarı) ve şeker pancarı gibi yemler.

Kök yumrusu : Orkideler gibi bazı bitkilerin besin depolayan şişmiş kökleri. Kök tüberi.

Lahana kök uru : Özellikle körpe lahanalarda, yerleştiği kök bölgesini kalınlaştırarak yaprakları sarartan ve büyümeyi durduran cıvıkmantar hastalığı.

Ölü kök : Artık kullanımdan çıkmış veya canlılığını kaybederek kalıplaşmış ya da dildeki türetmeleri yeni anlamlarla kullanılan kök: al "hile", canlılığını yitirmiştir. alda- (aldatmak) kullanımdan çıkmıştır. tün "gece" anlamıyla kullanımdan düşmüş, t->d değişimi ile dün "bu günden önceki gün" biçiminde yeni bir anlam kazanmıştır. tüne- (tavukların gecelemesi) ve tünek<tüne-k "kuş, tavuk vb'lerin tünedikleri yer" türetmelerinde canlılığını yitirip kalıplaşmış ve yeni birer anlam kazanmıştır.

Ön kök : Omuriliğin kelebek biçimindeki boz maddesinin dorsal çıkıntıları. Omuriliğin kelebek biçimindeki boz maddesinin ventral çıkıntıları.

Özgür kök : Çoğunlukla kendi molekülü ile denge durumunda bulunan ve elektron eksiği olan doymamış bir atom kümesi ya da molekül.

Turunçgil kök solucanı : Turunçgil köklerine yerleşerek, yaprakların sararmasına ve meyve dökümüne, bulaşmanın yoğun olduğu yıllarda ağaçların büsbütün kurumasına yol açan küçük iplikkurdu.

Üçlü kök : Arapça gibi bazı dillerde üç sesten meydana gelen kök.

Yaklaşık kök : Bir f işlevi için, f(x).= 0 denklemini sağlayan kök bulunamadığında, belirli kimi yöntemlerle köke yeterince yakın olarak bulunan sayı.

Yalınç kök : Çokkatlı olmayan kök.

Yan kök : Primer kokten dallanan ve başka yan dallar veren kökler.

Acı kök : Lohusa otu köklerinin kurutularak dövülmesiyle elde edilen acı bir toz.

Ana kök : Tohumun çimlenmesinden sonra kökçüğün toprağa dalarak gelişmesi sonucu oluşan ilk kök.

Ek kök : Sapın yanlarından çıkan ince kök.

İkili kök : Hem ad hem de fiil kökü gibi kullanılan kök.

Kazık kök : Havuçta olduğu gibi toprağa dikine giren koni biçiminde kök. Toprağın içinde derinlere doğru dik bir biçimde gelişen, üzerinden çıkan ikincil yan kökleri çoğunlukla az olan kök.

Kılcal kök : Ana kök, saçak kök ve yan köklerden çıkan ikincil, üçüncü kökler üzerinde bulunan ince kıl şeklindeki emici kök parçaları.

Kök bacaklılar : Kök biçiminde, yalancı ayak denilen protoplazma uzantılarıyla hareketlenen, besinlerini bulan, amipleri, günsüleri, deliklileri ve ışınlıları içine alan tek hücrelilerden bir sınıf.

Kök bilgisi : Köken bilimi.

Kök boyası : Kökboyasının köklerinden elde edilen kırmızımsı sarı bir boya, kök kırmızısı, alizarin.

Kök doğrayıcısı : Yedek besin maddelerini köklerinde toplayan, pancar, şalgam vb. kök yemlerin doğranması için kullanılan, bazen temizleme kafesi de bulunan özel bir alet.

Kök hücre : İnsan vücudunu oluşturan, sınırsız bölünme, her türlü vücut hücresine dönüşme ve yeni görevler üstlenme imkânına sahip ana hücre.

Kök işareti : Kök alma işlemini gösteren " " işareti. .

Kök kaplama : Ağacın köklerinden elde edilen, güzel desenli bir kaplama türü.

Kök kırmızısı : Kök boyası.

Kök kurdu : Danaburnu.

Kök mantar : Meşe, çam ve fındık vb. ağaçların köklerinde yerleşen, iplik görünüşünde bir mantarın emeciyle, kökün ortak yaşama biçimindeki birleşmesinden oluşan mantar.

Kök örnek : Bir nesnenin bilinen ilk ve en özgün biçimi, arketip.

Kök sap : Süsende olduğu gibi her yıl kök süren ve yer üstüne sap çıkaran, çok yıllık yer altı gövdesi.

Kök saplı : İnci çiçeği veya eğrelti gibi çok yıllık kök sapı bulunan bitki.

Saçak kök : Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu. Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök.

Yumru kök : Patates, pancar, yer elması gibi yumru biçiminde olan kök.

Diğer dillerde Kök anlamı nedir?

İngilizce'de Kök ne demek ? : root, radix, radical

Osmanlıca Kök : cezir