Lökotrienler nedir, Lökotrienler ne demek

Lökotrienler; Biyoloji alanında kullanılan bir kelimedir.

Biyoloji'deki anlamı:

Mast hücrelerinde fosfolipaz enzimiyle, zardaki fosfolipitlerden meydana gelen ve damar duvarındaki kılcalların kasılmasını yavaşlatan, histaminin zıddı bir faaliyet göstererek alerjik reaksiyonlarda kan damarlarından bağ dokusuna hücre geçişini durduran aracı maddeler.

Lökotrienler tanımı, anlamı

Löko : Yunanca ak anlamına gelen ön ek

Lökotrien : Lipoksijenaz yoluyla araşidonik asitten oluşan anafilaktik reaksiyonlarda belli düz kasların yavaş ve uzun süreli kasılmasını sağlayan, histaminden sonra etkisini gösteren ve astımın oluşumunda önemli rol oynayan kimyasal aracı.

Bağ dokusu : Hücre sayısı az fakat hücreler arası maddesi çok olan ve genel olarak diğer dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan bir doku tipi. Kökünü embriyonun mezenşim hücrelerinden alan bu dokunun iki ana tip hücrelerinin (fibroblast, makrofaj) arasını dolduran madde içinde teller ve telcikler bulunur. Bu tel ve telciklerin çeşidine ve çokluğuna göre de çeşitli bağ dokusu tipleri oluşur. Örnek: Gevşek bağ dokusu, sık bağ dokusu, elastik bağ dokusu ve benzerleri Lamina propria. Hücre sayısı az fakat hücreler arası maddesi çok olan ve genel olarak diğer dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan bir doku tipi. Göze sayısı az, göze arası maddesi çok ve genel olarak diğer dokuları birbirine bağlayarak destek ile görevli olan bir doku tipi. Kökünü mezenşim gözelerinden alır. Göze arası maddesi daima bir takım tel ve telcikler kapsarki bunların yapılarına göre çeşitli bağ dokuları meydana gelir.

 

Fosfolipaz : Plâzma zannda bulunan fosfatidilinozitolün diasil gliserol ile inozitol fosfata ayrılmasını ve böylece iki adet hücre içi haberci molekülün meydana gelmesini sağlayan enzim. Fosfogliseritlerdeki ester bağlarını hidrolize eden ve fosfolipaz A, B, C, D olarak sınıflandırılan enzimlerden herhangi biri.

Fosfolipit : Gliserin ya da sfingozine bağlı olarak aynı ya da farklı tip yağ asidi yan zincirleri, fosforik asit ve buna bağlı kolin, serin, inozitol, etânolamin ya da gliserin taşıyan ve zarlarda bol bulunan herhangi bir amfipatik lipit gurubu. Gliserol, sfingozin veya ilgili maddelerin omurgasını oluşturan fosfor içeren herhangi bir lipit. Gliserin veya sfingozine bağlı yağ asidi, yan zincirlerinde fosforik asit ve buna bağlı kolin, serin, inozitol, etanolamin veya gliserin taşıyan ve hücre zarlarında bol bulunan herhangi bir amfipatik lipit grubu.

Reaksiyon : Tepki. Tepkime. Yanıt.

Faaliyet : Canlılık, hareket. Çalışma. İşler durumda olma, etkinlik.

Histamin : Mast hücrelerinde sentezlenen, alerjik belirtilere yol açan, merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olarak görev yaptığı bilinen, kuvvetli bir damar genişletici madde. Formülü C3H3N2CH2CH2NH2, mol kütlesi 111,1 g , e.n. 83-84 °C olan, çavdar mahmuzundaki histidinden elde edilen, bitki ve hayvan dokularında bulunan, beyaz kristaller halinde bir amin. 1H-imidazol-4-etamin. [Bakınız: imidazoletilamin]. Histidin amino asidinin dekarboksilasyona uğraması neticesinde meydana gelen, mast hücrelerinde sentezlenen, alerjik belirtilere yol açan ve merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olarak görev yaptığı bilinen kuvvetli bir damar genişletici madde. Bütün vücut dokularında özellikle mast hücreleri ve kan bazofilleri yüksek konsantrasyonda bulunan, kılcal damarlarda genişlemeye, venüllerde geçirgenlik artmasına ve endotel hücrelerinde kasılmaya, bağırsak ve bronşlar gibi organların düz kaslarında kasılmaya, mide salgısının artmasına, yangıda ve aşırı duyarlılık reaksiyonlarında rol oynayan histidinin dekarboksilayonu sonucu oluşan C5H9N3 kimyasal formüllü bir amin bileşiği.

 

Bağ doku : Hücre sayısı az, hücre arası maddesi çok ve genellikle diğer dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku.

Alerjik : Alerji ile ilgili olan.

Kasılma : Kasılmak işi, takallüs.

Alerji : Birtakım yiyecek, ilaç, toz, koku vb.ne hastalık derecesinde gösterilen aşırı tepki. Bir kimseye veya bir şeye karşı olumsuz yönde duyulan aşırı duyarlılık.

Meydan : Alan, saha. Fırsat, imkân ya da vakit. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılmış olan yer. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri.

Durdur : Üveyik kuşu.

Göster : Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.

Zardak : Ağaç dibini sulamak için açılan çukur. [Bakınız: zavrah, zavrak]. Yerelması. Hıyar.

Kılcal : Kıl gibi olan, çok ince.

Gelen : Gelme işini yapan (kimse ya da nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

Duvar : Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran, taş, tuğla vb. gereçlerden yapılmış olan veya örülen dikey düzlem. Sonuç alınamayan yer. Bir toprak parçasını sınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılmış olan engel. Voleybolda ağ üzerinde karşı takım oyuncusunun vuruşuna karşı koyma. Engel.

Durdu : Uzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir isim.

Diğer dillerde Lökotrienler anlamı nedir?

İngilizce'de Lökotrienler ne demek ? : leukotrienes