Monokromatik nedir, Monokromatik ne demek

Monokromatik; Biyoloji, Kimya alanlarında kullanılan bir kelimedir.

Biyoloji'deki anlamı:

Tek renkli.

Renk görmeyen sadece parlaklık gören; renk körü.

Kimya'da terim anlamı:

Tek dalga boylu, pratikte çok dar dalga boyu bölgesi anlamındadır.

Monokromatik kısaca anlamı, tanımı

Mono : Ötücü kuşlar (Passeriformes) takımının, bağırganlar (Clamatores) üst sınıfının, monogiller (Pipridae) familyasından, 12 cm boyunda, Güney Amerika'da yaşayan bir tür. (Manacus manacus), Ötücü-kuşlar (Passeriformes) takımının bağırganlar (Clamatores) üst-familyasının monogiller (Pipridae) familyasından bir kuş türü. Uzunluğu 12 cm. Güney Amerikada yaşar

Monokromatik ışık : Tek dalga boyundaki ışın.

Dalga boyu : Yan yana iki dalga sırtı arasında kalan ve uzunluğu yerine göre birkaç metreden birkaç yüz metreye kadar ulaşabilen yatay uzaklık, dalga uzunluğu. Devirli hareketlerde bir devir içindeki hareketin yayıldığı uzaklık, dalga uzunluğu.

Tek renkli : Tek rengi olan. Yalnız basit bir renk veren (ışık).

Renk görme : Bir gözlemcinin değişik renk duyulanmalarını duymaya anık, yetenekli olması. Bir objenin görüntüsünün retinanın sarı benek bölgesine ya da yakınına düşmesi ile parlak ışıkta görülen rengi. Bu bölgede koni hücreleri boldur.

 

Parlaklık : Parlak olma durumu, revnak. Bir ışık kaynağının verdiği ışığın, göz gibi bir alıcının üzerinde yaptığı etki. İlgi ve dikkat çekici olma durumu.

Renk körü : Renk körlüğüne tutulmuş kimse.

Pratikte : Günlük yaşayışta, uygulamada.

Pratik : Kolaylıkla uygulanabilir, kullanışlı. Bir şeyi yapma yöntemi veya biçimi, teamül. Kişide bir işi kolaylıkla yapabilme, bir şeyi uygulayabilme deneyimi, becerisi veya eğilimi bulunma. Uygulama. Uygulamalı. Sorunlara kolay ve hızlı çözüm bulan.

Sadece : Yalnızca.

Parlak : Parlayan, ışıldayan. Temiz ve ışıklı. Göze çarpacak kadar başarılı. Yüzü güzel (oğlan).

Renkli : Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan. Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film. Neşeli, canlı, ilgi çekici. Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse).

Gören : Ağaçlardan elde edilen bir çeşit zamk. Kızılcık.

Dalga : Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genel olarak rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket. Bir yüzeydeki kıvrım. Geçici sevgili. Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri. Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem. Gizli iş, dalavere. Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi. Geçici aşk ilişkisi. Saçların kıvrım genişliği. Dalgınlık. Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu.

Bölge : Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka. Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye.

 

Parla : “Işık saç, ışılda, ün kazan, tanın” anlamlarında kullanılan bir isim”.

Görme : Görmek işi, rüyet.

Boylu : Boyu olan. Boyu benzerlerinden uzun olan.

Anlam : Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör. Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey.

Boyl : Bu defa.

Diğer dillerde Monokromatik anlamı nedir?

İngilizce'de Monokromatik ne demek ? : monochromatic