Quandary türkçesi Quandary nedir

Quandary ile ilgili cümleler

English: Ali was excited about the new job offer since he'd felt stagnant and unappreciated in his current position, but when he told his boss that he was thinking about leaving, his boss told him that a promotion and a pay raise were in the offing if he would stay, so it left Ali in a quandary about what to do.
Turkish: Ali şu anki görevinde durgun ve takdir edilmemiş hissettiğinden dolayı yeni iş teklifi hakkında heyecanlıydı fakat patronuna ayrılmayı düşündüğünü söylediğinde patronu ona eğer kalırsa bir terfi ve zammın yakında olduğunu söyledi bu yüzden Tom'u ne yapacağı konusunda ikilem içinde bıraktı.

Quandary ingilizcede ne demek, Quandary nerede nasıl kullanılır?

Be in a quandary : İkilem içinde olmak. Kararsızlık yaşamak. Ne yapacağını bilememek.

Quandaries : İkilem. Çıkmaz. Kuşku. Kararsızlık. Tereddüt. İkircim. Sallantı. Şaşkınlık. Tereddüd. Hayret.

Quandt test : Quandt sınaması.

Goldfeld quandt test : Goldfeld quandt sınaması.

Squander : Har vurup harman savurmak. Boşa harcamak. Çar çur etmek. Saçıp savurmak. Boş yere harcamak. Hesapsızca tüketmek. Çarçur etmek. Heba etmek. İsraf etmek. Dibine darı ekmek.

 

Squanderer : Savurgan. Müsrif kimse. Müsrif.

Squanderingly : Heba ederek. Gereksiz kullanarak. İsraf ederek. Ziyan ederek. Boşa harcayarak.

Squanders : Dibine darı ekmek. Altından girip üstünden çıkmak. Hesapsızca tüketmek. Boşa harcamak. Boş yere harcamak. İsraf etmek. Heba etmek. Har vurup harman savurmak. Saçıp savurmak. Çarçur etmek.

Squandered : Ziyan edilmiş. Gereksiz kullanılmış. Boşa harcanmış. Heba edilmiş. İsraf edilmiş.

Squanderers : Savurgan. Müsrif.

İngilizce Quandary Türkçe anlamı, Quandary eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Quandary ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Predicament : Halet. Badire. Kategori. Kötü vaziyet. Açmaz. Kötü durum. Tatsız durum. Bela.

Deadlock : Tıkanıklık. Çıkmaza sokmak. Yerinde saymak. Tıkanmak. Çıkmaza girmek. Sürgü kilit. Sürmeli kilit. Hareketin tamamen durması. Kaynak bekleme. Durgunluk.

Marvels : Mucize. Şaşmak. Garipsemek. Harika. Olağanüstü şey. Hayret etmek. Şaşılacak şey.

Ferlies : Müstesna. Tuhaf. Garip. Şaşırma.

Indecision : Çekimserlik. Bir yanıtlayıcının belli bir konuda olumlu ya da olumsuz bir tutumunun bulunmaması ya da bir tutum belirtmemesi. Duraksama.

Libration : Salınım. Ay'ın arka yüzeyinden, doğu ya da batı, kuzey ya da güney parçasının art arda sırayla görünmesi. Titreşim. Denge. Muvazene. Sallanım. Sallanma hareketi. İleri geri olan hareket.

Dead : Işığı öldürme. Işığı öldürmek. Acımasız. Işığı hızla söndürme eylemi. Sönük. Ölü (renk). Gerilimsiz. Cansız. Işığı hızla azaltarak söndürme.

Ambiguity : Belirsizlik. Anlam belirsizliği. İki anlamlılık. Şüpheli oluş. Anlam bulanıklığı. İki manalılık. Anlatım bozukluğu. Anlaşmazlık. Müphemiyet.

 

Cul de sac : Askeri kuvvetlerin arka taraf dışında tüm yönlerden çevrelenmiş oldukları durum. Tuzak. Çıkışı olmayan sokak. Çıkmaz sokak. Sonu olmayan.

Haze : İnce duman. Hafif sis. Müphemlik. Duman. Belirsizlik. İnce sis. Uğraşmak. Canından bezdirmek. Sis.

Quandary synonyms : oscillations, fear uncertainty doubt, plight, mistrusting, hazed, ferly, dilemma, befuddlements, dead end, corner, demurs, dubieties, hesitancies, perplexities, cunctation, aporia, mistrusts, conundrums, rollings, gosh, dichotomy, deads, double bind, bewilderment, bewilderedness, care, hesitance, deader, doubtfulness, rolling, equivocalities, stalemate, oscillation.

Quandary ingilizce tanımı, definition of Quandary

Quandary kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Doubt. Uncertainty. To bring into a state of uncertainty, perplexity, or difficulty. A state of difficulty or perplexity.