Salgan nedir, Salgan ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Eğimli yol.

Tahıl yıkamak için derenin çukur yerine yerleştirilen çul, kilim.

Yıkamak için çukura yerleştirilen çulun aldığı ölçüde tahıl: Üç salgan yıkadık daha.

Salgan anlamı, tanımı

Salgana : Düşüncesiz

Yıkamak : Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek. Çözünmeyen bir çökeltiden ayrılması istenen suda çözünür maddeleri, yıkama yoluyla temizlemek.

Yıkama : Yıkamak işi. Film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal maddelerin akıtılması için arı suyla yapılmış olan temizleme. Bir eriticideki bir veya birkaç çözünür birleşeni ayırmak amacıyla, eriticiyi, toz durumuna getirilmiş bir maddenin içinden yavaş yavaş geçirme.

Dereni : Altında hafif ateş yakılarak, kabuğundan ayrılmamış mısır ve ot kurutulan, seyrek sırıklardan yapılmış yer.

Eğimli : Eğimi olan. Bir şeyi yapmaya içten yönelmiş, meyyal.

Yerine : Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere. Başkasının adına. Alegori.

Tahıl : Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat.

Çukur : Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. Mezar. Çene ve yanaktaki gamze.

Kilim : Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma.

 

Deren : Tırmık denilen tarım aracı. Derleyen, toplayan.

Kili : Bağ ve bahçe duvarı. Tarla sınırı. Kabuksuz ceviz. Eşyanın ince, zayıf kısmı. Dört ölçek : Beş kili buğdayım var. Sonra.

Tahı : Kez. Takı, düğün ve nişan hediyesi.

Yeri : Yürü. Utanmaz: Yêriliğin cezasını çekti.

Aldı : “söylemeye başladı” anlamında kullanılan bir söz.

Daha : Henüz. Bunun dışında. Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz. Var olana, elde bulunana ek olarak.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Ölçü : Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Belirlenmiş boyut. Değer, itibar. Ölçme sonucu bulunan rakam. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Ölçüt.

Dere : Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu. Damlarda yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko veya kiremit yol. İki dağ arasındaki uzun çukur.

Eğim : Eğilmiş olma durumu. Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil.

Çul : Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma. Tekke mensuplarının büründüğü örtü. Kıldan veya yünden yapılmış hayvan örtüsü. Giyim, giysi.

Diğer dillerde Saldırı sapması anlamı nedir?

İngilizce'de Saldırı sapması ne demek ? : displacement of aggression