Skolastik nedir, Skolastik ne demek

Skolastik; bir felsefe terimidir. kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • İnanç ve bilgiyi kiliseyle, özellikle Aristoteles'in bilimsel sistemini uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan Orta Çağ felsefesi.
  • Bu felsefe ile ilgili olan.
  • Orta Çağ yöntemlerine uygun, eski

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Aristoteles'in yapıtlarından alınıp Hıristiyan kilisesi anlayışına göre değiştirilmiş olan ve Orta Çağ boyunca Batı üniversitelerinde okutulan biçimci ve gelenekçi felsefe.

Bu felsefeye ilişkin.

İngilizce'de Skolastik ne demek? Skolastik ingilizcesi nedir?:

scholastic

Skolastik hakkında bilgiler

Skolastik felsefe, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Skolastik anlamı, kısaca tanımı:

Çalış : Çalma işi.

Orta : Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Orantı. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. İyi ile kötü arasındaki durum. Ne büyük ne küçük, midi. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. Yeniçeri Ocağında tabur. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Ne uzun ne kısa, midi. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan.

 

Felsefe : Bir konuda soyut düşünüş. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü. Dünya görüşü. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması. Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi.

İnanç : Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma. Birine duyulan güven, inanma duygusu. Tanrı'ya, bir dine inanma, akide, iman, itikat. İnanılan şey, görüş, öğreti.

Bilgi : Bilim. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf. İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.

Kilise : Hristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer. Hristiyanlıkla ilgili dinî kuruluş. Hristiyanlığın öğretilmesi, dinî işlerin yönetimi vb. ile ilgilenen papa ve piskoposlar topluluğu.

 

Bilimsel : Bilimle ilgili, bilime dayanan, ilmî.

Sistem : Yol, yöntem. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat. Düzen. Dizge. Model, tip.

Uyumlu : Uyumu olan, ahenkli, mevzun, imtizaçlı.

Biçim : Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Tarz. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil.

Latin : İtalya'da Latium bölgesi halkından olan kimse. Latin halkları.

Bu : En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz. Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.

İle : Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz. Bazı soyut adlara getirildiğinde "... olarak, ... bir biçimde" anlamında durum zarfları oluşturan bir söz. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.

İlgili : İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik.

Çağ : Büyük bez veya deri torba, cav. Lavabo, banyo. Parmaklık, korkuluk. Hamam, duş, banyo vb. yerlerde atık suyun akmasını sağlayan delik.

Uygun : Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip. Elverişli, yarar, müsait, muvafık. Orantılı, oranlı.

Eski : Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan. Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz. Önceki, sabık. Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey. Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı. Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan. Geçerli olmayan.

Skolastik : (Lat. scholasticus < schola = okul): İnanç ile bilgiyi, kilise öğretisiyle özellikle Aristoteles'in bilimsel dizgesini uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan Orta Çağ felsefesi. // Ereği, usu dinin doğrularına uygulayarak inanç konularını kavranılır kılmaktır; Aristoteles mantığına bağlılığı bu yüzdendir. Skolastik felsefe üç döneme ayrılır: Erken skolastik (yaklaşık olarak 800-1200). Yüksek skolastik (yaklaşık olarak 1200-1300). Geç skolastik (yaklaşık olarak 1300-1500). Başlıca temsilcileri: (ilk dönemde) Johannes Scotus Eriugena, Anselmus, Abaelardus; (yükseliş döneminde) İbni Sina (Avicenna), İbni Rüşd (Aver-roes); (Batı'da) Albertus Magnus, Aquinolu Thomas; (son dönemde) Ockhamlı William.

Diğer dillerde Skolastik anlamı nedir?

İngilizce'de Skolastik ne demek? : adj. scholastic

Almanca'da Skolastik : n. Scholastik, Scholastiker

adj. scholastisch

Rusça'da Skolastik : n. схоластика (F)

adj. схоластический