Stimulate türkçesi Stimulate nedir

Stimulate ile ilgili cümleler

English: Moderate exercise stimulates the circulation of blood.
Turkish: Makul bir egzersiz kan dolaşımını artırır.

English: Falling interest rates have stimulated the automobile market.
Turkish: Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

English: Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
Turkish: Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.

English: Young kittens knead their mother's belly to stimulate her to produce milk, so when grown cats knead on you, it means they're happy and comfortable with you – just like you're their mama.
Turkish: Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.

English: If you wish to speak with many people, you ought to learn Esperanto. Why this language? Because it is both beautiful and stimulates our study. An international language is of great moment because there are so many people in the various countries of the world. And besides, Esperanto is not only useful but easy to learn. If you speak Esperanto you can travel in many countries. Come and learn it!
Turkish: Birçok kişiyle konuşmak istiyorsan, Esperanto öğrenmelisin. Neden bu dil? Çünkü o hem güzel hem de çalışmamızı teşvik eder. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bir sürü insan olduğundan dolayı uluslararası bir dil önemlidir. Ve bunun yanı sıra, Esperanto sadece faydalı değil aynı zamanda öğrenmesi kolaydır. Esperanto konuşuyorsan bir çok ülkede seyahat edebilirsin. Gel ve onu öğren.

 

Stimulate ingilizcede ne demek, Stimulate nerede nasıl kullanılır?

Stimulated : Teşvik etmek. Uyarmak. Uyarılmış. Tahrik etmek. Gayrete getirmek. Canlandırmak. Sinirlendirmek.

Stimulated emission : Uyartılı salma. Eşdeğer salınım. Başka bir ışığın dolaylı etkisi ile kimi ışıkların salınması olayı. Dürtülü yayım. Uyarılmış salım. Fizik, kimya alanlarında kullanılır.

Stimulates : Gayrete getirmek. Kışkırtmak. Dürtmek. Güdülemek. Uyarmak. Tetiklemek. Canlandırmak. Teşvik etmek. Kamçılamak. Sinirlendirmek.

Be stimulated : Uyarılmak. Teşvik edilmek. Tahrik edilmek. Canlandırılmak.

Overstimulate : Aşırı uyarmak.

Overstimulates : Aşırı uyarmak.

Stimulations : Harekete geçirme. Teşvik. Dürtü. Uyarım. Tahrik. Uyartı. Uyarma. Uyarılma.

Stimulative : Tahrik edici. Uyarıcı.

Stimulatives : Uyarıcı. Tahrik edici.

Stimulatory : Uyarıcı.

İngilizce Stimulate Türkçe anlamı, Stimulate eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Stimulate ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Countenance : Surat. Onay. Müsamaha etmek. Göz yummak. Tasvip etmek. Tasvip. İzin vermek. Teşvik. Çehre. Yüz vermek.

Solicit : Baştan çıkarmaya çalışmak. Davetkar konuşmak (fahişe). Sokakta müşteri aramak (fahişe). Israrla rica etmek. Yalvarmak. Israrla istemek. Dilemek. Asılmak (erkeğe).

Advise : Bildirmek. Tavsiyede bulunmak. Tavsiye etmek. Salık vermek. Nasihat etmek. Haber vermek. Danışmak. Öğüt vermek. Fikir vermek.

Awakenings : Uyanma. Uyanış. İkaz. Uykudan kalkma. Bilinçlenme. Uyandıran. Uyandırıcı.

Tempt : Doğru yoldan saptırmaya çalışmak. Kanına girmek. Kandırmak. Cezbetmek. Çelmek. Baştan çıkarmak. Ayartmak.

Abet : Yüz vermek. Suç ortaklığı yapmak. Suça katılmak. Cesaret vermek. Yardım etmek. Yoldan çıkarmak. Kızıştırmak. Sevk etmek.

Make : Çeşit. Yaratmak. Hesap etmek. Kazanç. Marka. Yapmak. Kapatmak (devreyi). Eylemek. Hazırlamak. Meydana getirmek.

Gingering up : Hız vermek. Hızlandırmak. Can katmak. Ortamı canlandırmak. Coşkulandırmak. Ortamı renklendirmek.

Dig : Kazı yapmak. Dürtme. Yurt. Kazı. Deşmek. İncelemek. Hafriyat yapmak. Yemeğe girişmek. Anlamak. Kazı yeri.

Flagellates : Bir ya da birkaç kamçılı olup, değişik yapı ve yaşama özelliği gösteren birgözeli hayvanlar sınıfı. Kamçılılar. Kırbaçlamak. Bir hücreliler (protozoa) alt aleminin, sobe, küre biçiminde ya da uzun vücutlu, ön uçlarında 1-4 tane hareketi sağlayan kamçı taşıyan, serbest, asalak ya da çürükçül olarak yaşayan, serbest yaşayanlarda klorofil taşıyan kromotoforlar bulunan, bu bakımdan hayvan evriminde bitkilerle hayvanlar arasında geçit kabul edilen ve bitki sınıflandırılmasında da yer alan bir sınıf. on kadar takımı olup öglena (euglena), noktiluka (noctiluca), tripanozoma (trypanosoma), layşmanya (leishmania), trikomonas (trichomonas), volvoks (volvox) iyi bilinen cinslerdir. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Bir hücreliler (protozoa) alt aleminin, söbe, küre biçiminde veya uzun vücutlu, ön uçlarında 1-4 tane hareketi sağlayan kamçı taşıyan, serbest, asalak veya çürükçül olarak yaşayan, serbest yaşayanlarda klorofil taşıyan kromatoforlar bulunan, bu bakımdan hayvan evriminde bitkilerle hayvanlar arsında geçit kabul edilen ve bitki sınıflandırmasında da yer alan bir sınıf. on kadar takımı olup öglena (euglena), noktiluka (noctiluca), tripanozoma (trypanosoma), layşmanya (leishmania), trikomonas (trichomonas), volvoks (volvox) iyi bilinen cinslerdir.

Stimulate synonyms : support, animating, engender, quicken, advises, awakes, arouses, bring, angered, agitating, cause, admonishes, flagellating, affect, animates, angering, birches, horsed, flogged, actuate, alert to, horse, bring to life, acerbated, persuade, compel, tempts, decide, awaken, agitate, spark, admonished, brisk.

Stimulate zıt anlamlı kelimeler, Stimulate kelime anlamı

Stifle : Gelişmesini engellemek. Soluk almasını engellemek. Bastırmak. Tutmak. Boğulmak. Bastırmak (bir duyguyu veya isyanı). Soluk almasını zorlaştırmak. Tıkanmak. Zaptetmek. Boğmak.

Dissuade : Çelmek. Fikrini çelmek. Cesaret kırmak. Caydırmak. Kandırmak. Vazgeçirtmek. Aklını çelmek. Vazgeçirmek.

Stimulate ingilizce tanımı, definition of Stimulate

Stimulate kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, to stimulate one by the hope of reward, or by the prospect of glory. To excite, rouse, or animate, to action or more vigorous exertion by some pungent motive or by persuasion. To excite as if with a goad.