Walk the streets türkçesi Walk the streets nedir

  • Sokak sokak dolaşmak.
  • Evsiz.
  • Sokaklarda sürtmek.
  • Sokağa düşmek.
  • Serseri.
  • Yollarda dolanır.
  • Sokakları gezer.
  • Sokaklara düşmek.

Walk the streets ile ilgili cümleler

English: It's not safe to walk the streets after dark.
Turkish: Hava karardıktan sonra sokaklarda yürümek güvenli değildir.

Walk the streets ingilizcede ne demek, Walk the streets nerede nasıl kullanılır?

Walk : Yürümek. Dolaşmak. Adımla ölçmek. Yürütmek. Gezinmek. Gezmek. Gezdirmek. Üzerinde yürümek. Yürüyüş biçimi. Gezinti.

The : Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer). Belirli durumlarda isimden önce kullanılır. Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belgili tanımlık.

Streets : Sokak. Sokaklar. Cadde.

Walk the boards : Sahneleri yürümek. Oyuncu olmak. Sahne tozu yutmak.

Walk the floor : Volta atmak. Heyecandan bir sağa bir sola yürümek.

Be on the streets : Kötü yola düşmek.

Walk the wards : Viziteye çıkmak.

Walk the plank : Güvertenin üzerindeki kalasta gözleri bağlı olarak yürümeye mecbur olmak. Kovulmak. (işlediği bir suçun) cezasını çekmek veya cezasına katlanmak. Atılmak. Güvertedeki kalastan zorla yürütülmek. (işinden) kovulmak veya atılmak.

On the streets : Kötü yola düşmüş. Fahişe olarak çalışan. Fuhuşa karışmış olan. Evsiz.

 

Random walk theory : Etkin bir piyasada, hisse senetleri fiyatlarındaki değişmenin birbirinden bağımsız ve aynı dağılıma sahip olduğu varsayımından hareketle hisse senetleri fiyatlarının geçmiş hareket veya eğilimlerininin gelecekteki fiyat öngörülerinde kullanılamayacağını ileri süren kuram. Menkul değer fiyat değişmeleri konusunda bir teori. Rassal yürüyüş kuramı. Tesadüfi hareket teorisi.

İngilizce Walk the streets Türkçe anlamı, Walk the streets eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Walk the streets ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Waifish : Bırakılmış. İnce ve kırılgan görünen. Terk edilmiş. Barınaksız. İhmal edilmiş. Vazgeçilmiş.

On the street : Fuhuşa karışmış olan. Sokakta. Cadde üzerinde. Fahişe olarak çalışan. Kötü yola düşmüş.

Drifters : Trol balıkçı teknesi. Akıntıya kapılmış gemi. Avare. Başıboş. Bir tür balıkçı teknesi. Sapı silik. Aylak. İpi kırık.

Bummers : Otlakçı. Kötü olay veya deneyim. Aylak.

Castaway : Atılmış. Deniz kazazedesi. Çürüğe çıkarılmış. Gemi kazazedesi. Kazazede (gemi). Deniz kazasına uğrayıp ıssız bir kıyıda mahsur kalan kimse. Kazazede. Reddedilmiş şey. Reddedilmiş. Reddedilmiş kimse.

Rootless : Kökenleri olmayan. Asılsız. Köksüz. Dayanağı olmayan. Yurtsuz.

Dosser : Avare. Küfe. Beleşçi tip. Sırtta taşınan sepet. Ucuz pansiyonda kalan kimse. Nerede olsa yatan kimse.

Dalliers : Oyalanan kimse. Aylak. Okşayan kişi. Kur yapan kimse. Flört eden kimse. Zaman öldüren kimse.

 

Adrift : Akıntı ve rüzgarla sürüklenmiş. Başıboş. Geminin sürüklenmesi. Akıntıya kapılmış. Kendi haline bırakılmış. Rüzgara kapılmış. Sürüklenmiş. Akıntı etkisiyle sürüklenen.

Down and out : Hayatta yenilgiye uğramış. Perişan. Bitkin. Yıkılmış. Parasız pulsuz. Sefil. Bezgin. Düşkünlük içinde. Yoksul.

Walk the streets synonyms : bummer, homeless, dossers, drifting, errant, a bad lot, dallier, houseless, unhoused, on the streets, dawdler, drifter, dawdlers.