Çevresini bağlamak nedir, Çevresini bağlamak ne demek

Teknik terim anlamı:

Etrafını kuşatmak, muhasara altına almak.

Çevresini bağlamak tanımı, anlamı

Bağla : Buğday ve arpanın içinde bulunan burçak, mercimek şeklinde siyah tanecikler. Bakla yaprağına benzeyen ve pişirilip yenilen bir bitki. Fasulye. Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Su bendi tıkacı. Ufak göl. Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent. Duvarların arasına yatay olarak konulan ağaç. Çoban köpeklerinin boynuna takılan, üzerinde sivri dişler bulunan demir halka. (Adalıkuzu, Hacılar Güdül Ankara) (bakla) : (Akbaş Güdül Ankara)

Bağlam : Deste. Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kontekst. Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü veya bağlantısı, kontekst. Bent.

Bağlama : Bağlamak işi. Yapılarda duvarları birbirine bağlayan kiriş, putrel vb. Üç çift telli olan ve mızrapla çalınan bir saz. Ulama.

Bağlamak : Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak. Düğümlemek. Uyulması zorunlu olmak. Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak. Anlaşma yapmak. Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. Gönlünü kazanmak. Geçişi engellemek. Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek. Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek. Yaraya ilaç koyup bezle sarmak. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak. Denk yapmak, paket yapmak.

 

Çevre : Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Yağlık. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit.

Kuşatmak : Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek. Kaplamak. Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak. Çevrelemek, çokça bulunmak.

Muhasara : Kuşatma. Çevirme.

Kuşatma : Kuşatmak işi. Bir ülkenin veya bir yerin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, abluka, ihata, muhasara.

Muhas : Kırmızı toprak.

Etraf : Yanlar, taraflar. Çevre. Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit.

Almak : Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.

 

Altın : Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C'de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au). Altından yapılmış sikke. Üstün nitelikli, değerli. Bu elementten yapılmış.

Alma : Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız. Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer.

Altı : Beşten sonra gelen sayının adı. Bu sayıyı gösteren 6 ve VI rakamlarının adı. Beşten bir artık.

Diğer dillerde Çevresel zenginlik anlamı nedir?

İngilizce'de Çevresel zenginlik ne demek ? : environmental wealth