Çingene nedir, Çingene ne demek

Çingene; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de özel olarak kullanılır.

  • Hindistan'dan çıktıkları söylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bir topluluk, Çingen, Kıpti, Roman
  • Bu topluluktan olan kimse, Çingen, Kıpti, Roman.

"Çingene" ile ilgili cümleler

  • "Karadutum, çatalkaram, Çingene'm / Nar tanem, nur tanem, bir tanem" - B. R. Eyuboğlu

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Genellikle argo konuşan, falcılık yapan, yaban otları satan, kimi kez de çalgıcılık yapan, seyrek görülen bir tip.

Tiyatro'daki terim anlamı:

(Kar.): Kötü kılıklı, esmer kadın tipi.

Çingene hakkında bilgiler

Çingeneler, aslen kuzey Hindistan kökenli olup günümüzde ağırlıklı olarak Avrupa'da yaşayan göçebe bir halk. Türkçede Roman sözcüğü de sıklıkla Çingene anlamında kullanılır. Hindistan'ın Pencap-Sind (Pakistan, Karaçi) nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistan'ın da içinde bulunduğu bölgelerden 1050 civarında İran ve Anadolu üzerinden dünyaya yayılmış bir Hint-Avrupa halkıdır.

Çingene sözcüğü bir teoriye göre Eski Türkçe çıgan (yoksul) sözcüğünden gelir. Zamanla sözcüğün Farsça formu (çingane) Türkiye Türkçesinde benimsenmiştir.

Bir diğer teoriye göre ise Yunanca "Tsinganos / τσιγγάνος" (Çingene) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Yunancada Tsinganos kelimesi bugünkü anlamında ilk kez 1378 yılında kullanılmıştır ve modern Yunancaya Bizans Yunancasından geçmiştir. Sözcüğün kökeni Antik Yunanca Aigyptos / Αίγυπτος (Mısır [ülke]) sözcüğüdür. Eski Yunanlar Roman halkının Mısır kökenli olduğuna inandığından bu tanımı kullanmaktaydı. Batı dillerinde kullanılan Gypsy terimi bu kelimeden gelişmiştir. İlginç bir benzerlik olarak, Osmanlı ve Anadolu Türkçesi'nde Çingeneleri tanımlamak için kullanılan diğer bir terim olan Kıpti aynı zamanda Mısır halklarından birisinin adıdır.

 

Roman kelimesi, Roman dilinde rom "koca" kelimesiyle ilişkilendirilmekte olup Sanskrit Rama (रम) ve Ramaṇa (रमण) aynı anlama gelmektedir.

Çingene ile ilgili Cümleler

  • Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.
  • Beni küçümseme, çingene.
  • Hadi dans eden ayıyı ve çingeneleri bizi ziyaret etmeleri için davet edelim.

Çingene kısaca anlamı, tanımı:

Hindi : Tavukgillerden, XV. yüzyılda evcilleştirilerek Amerika'dan bütün dünyaya yayılan, boyun ve başı çıplak, parlak, yeşil ve esmer tüylü, kümes hayvanlarının en büyüğü, mısırtavuğu (Meleagris gallopavo). Aptal, şaşkın.

Dünya : İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu. Duygu, düşünce ve hayal âlemi. Güneş'e yakınlık bakımından üçüncü gezegen, acun. Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yeryüzü. Meslek veya iş birliği içinde bulunan kimseler, camia. Herkes. Dış, çevre, ortam.

Çingen : Çingene.

Kıpti : Çingene. Mısır halkından olan kimse.

Roman : Bu türde yazılmış eser. Çingene. İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür.

 

Çingene ahtapotu : Ur.

Çingene palamudu : Palamut balığının eti lezzetli olan küçüğü.

Çingene pavuryası : Yengecin küçüğü.

Çingene pembesi : Göz alıcı pembe renk. Bu renkte olan.

Çingeneleşme : Çingeneleşmek işi.

Çingeneleşmek : Çingene yaşayış tarzını benimsemek. Çingene olmak.

Çingenelik : Çingene olma durumu.

Topluluk : Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet. Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl. Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme. Vücudun dolgun olma durumu. Aynı yerde bulunan insan kalabalığı. Sanatçı grubu.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Kuzey : Yıldız. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı.

Köken : Soy, asıl. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.

Ağırlıklı : Değerlendirmelerde üzerinde fazlaca durulan. Ağırlığı olan. Çoğunluğu oluşturan.

Avrupa : Dünya üzerinde yer alan kıtalardan biri.

Göçebe : Mevsimlere göre ülke veya yer değiştiren (hayvan). Değişik şartlara bağlı olarak belli bir yöre içinde çadır, hayvan ve öteki araçlarla yer değiştiren, yerleşik olmayan (kimse veya topluluk), göçer, göçkün.

Çingene beyi : Çingenelerin devlete vermekle yükümlü bulundukları vergileri toplayan ve hükümetle ilişkilerini yürüten görevlinin sanı.

Çingene palamutu : Palamut.

Çingene sancağı : Sancakbeyi aşamasındaki çingene beyinin yönetimi altında İstanbul ve Rumeli'de yaşayan çingeneleri kapsayan saymaca yönetim bölgesi.

Çingene yengeci : Eklem bacaklılar (Arthropoda) dalının kabuklular (Crustacea) sınıfından, 4 cm kadar uzunlukta olan, dere ve dere ağızlarında yaşayan bir tür. Kıyı yengeci, çağanoz. Eklem bacaklılar (Arthropoda) şubesinin, kabuklular (Crustacea) sınıfından, 4 cm kadar uzunlukta olan, dere ve dere ağızlarında yaşayan bir tür, kıyı yengeci, çağanoz. (anlamdaş. kıyı yengeci, çağanoz, Carcinus maenas) Eklembacaklılar (Arthropoda) dalının kabuklular (Crustacea) sınıfından bir tür. Uzunluğu 4 cm. Dere ağızlarında ve denizlerde raslanır. (zooloji)

Çingenece : Çingenelerin kullandığı dil. İlgili cümle: "“Emine ona hiç manası olmayan uydurmasyon bir Çingenece ile takıldı.”" O. C. Kaygılı.

Diğer dillerde Çingene anlamı nedir?

İngilizce'de Çingene ne demek? : n. gypsy, gipsy, Romany, zingaro

Fransızca'da Çingene : tzigane

Almanca'da Çingene : n. Zigeuner

Rusça'da Çingene : n. цыган (M)