Berdi nedir, Berdi ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sapı hasır, zembil, ip yapmakta, semer yastık doldurmakta ve dam örtmekte kullanılan bir çeşit saz.

Yakacak olarak fırın ve hamamlarda kullanılan bir çeşit saz.

Kova.

Suda yetişen, kamışa benzer bir çeşit ot.

Berdi anlamı, kısaca tanımı

Berd : Otuz tane ot destesinin hepsi

Berdi hasır : Kötü cins hasır.

Berdinka : Bir cins tüfek markası.

Doldurmak : Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek. Ses, koku yayılıp kaplamak. Belirli bir süreyi kaplamak, almak. Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak. Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek. Yaşını, yılını bitirmek. Ateşli silahların içine mermi sürmek. Birini, başkası için kötü düşünecek bir duruma getirmek. Canlılık kazandırmak.

Doldurma : Doldurmak işi. Yükleme. Gereksiz söz ve benzetmelerle dolu anlatım.

Yakacak : Odun, kömür gibi ısı sağlamak amacıyla yakılan madde, mahrukat.

Yetişen : Ulaşan, kavuşan. Van şehri, Kocapınar nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Zembil : Hasırdan örülmüş saplı torba.

Yastık : Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder. Fide yetiştirmek için ince toprak ve gübreden hazırlanmış yüksekçe yer. Yapılarda, makinelerde bazı bölümlerin üzerine dayandığı parça. Bu biçimde yapılmış ve türlü işlerde kullanılan şey.

 

Yakaca : Alışmak, sevgiyle bağlanmak. Kütahya kenti, Köprüören nahiyesine bağlı bir bölge.

Örtmek : Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak. Kapamak. Kaplamak. Kötü bir durumu belli etmemek, gizlemek, saklamak.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Yapmak : Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Yol almak. Davranmak, hareket etmek. Üretmek. Bir durum yaratmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Salgılamak, çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Olmasına yol açmak. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Olmak. Gerçekleştirmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Onarmak, tamir etmek. Evlendirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Düzenli bir duruma getirmek. Dışkı çıkarmak.

Yapma : Yapmak işi. Yapay. Yapmacık. Tezek. Bulgurla yapılmış, yuvarlak ve yassı köfte. Sır, gizem. Elle biçim verilen tezek. Tezek, kerme (Çayağzı).

Yetiş : “Amacına ulaş, isteğine kavuş” anlamında kullanılan bir isim.”.

Yastı : Yatsı. Yassı. Yatsı, yatsı namazı - yastını: yatsıyı, yatsı namazını.

 

Semer : At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç. Hamalların yük taşırken kullandığı deriden sırt yastığı, arkalık. Yukaç.

Örtme : Örtmek işi. Başörtüsü. Üstü kapalı, önü açık yer.

Hamam : Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer.

Fırın : İçinde genellikle odun yanan, her yanda aynı derecede ısı oluşturarak ekmek, pasta vb. pişirmeye yarayan, tavanı tonoz biçiminde, önünde tek açıklık bulunan ocak. Elektrik, tüp gaz ve doğal gazla çalışan, yiyecekleri pişirmeye veya ısıtmaya yarayan alet. Bu ocakta pişirilmiş. Ekmek, pasta vb.nin pişirildiği ve satıldığı dükkân. Bir maddenin fiziksel veya kimyasal değişime uğratılması amacıyla içinde ısıtıldığı araç.

Diğer dillerde Berberin anlamı nedir?

İngilizce'de Berberin ne demek ? : berberine