Dördülleme nedir, Dördülleme ne demek

Dördülleme; Matematik alanında kullanılan bir kelimedir.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Dört köşeli yüzey, kare.

Matematik'te terim anlamı:

Yüzölçüsü verilen bir yüzeyin yüzölçüsüne eşit olan bir dördül bulma süreci.

Yüzölçümü, verilen yüzeyin alanına eşit olan bir kare bulma süreci.

Dördülleme tanımı, anlamı

Dörd : Dört (bk. dört)

Dördül : Kare. Rubai.

Dört köşe : Kare biçiminde olan.

Yüzölçümü : Bir cismin, uzunluk birimi üstikisi ila ölçülen yüzeyi.

Yüzölçü : Düzlemsel bir bölgenin ya da uzayda bir oyutun yüzeyini ölçme Bu ölçme sonucunda ortaya çıkan nicelik, Anlamdaş. alan II, yüzölçüsü.

Köşeli : Köşesi veya köşeleri olan.

Alanı : Şeftali, kayısı, armut gibi meyvaların ceviz ve şeker karıştırılıp ipe dizilen ve güneşte kurutulan ezmesi.

Bulma : Bulmak işi.

Yüzey : Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz (II).

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Süre : Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet. Gelin giysisi yapılan bir çeşit kumaş : Sürenin arşınını iki kaymeye aldım. 1.Yüreklilik, yiğitlik. 2.Dayanıklılık : Şu adamın süresi yok. Arapça kökenli sûre: sure. Bir sesin çıkarılmasına verilen zaman. müddet. Tecimsel belgitlerin sayışımlarındaki paraların ödenmeleri için saptanan gün. Bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi için gösterilen süre. [Bakınız: gösterim süresi]. [Bakınız: yayın süresi].

 

Dört : Dört sayısının adı. Bu sayıyı gösteren 4 ve IV rakamlarının adı. Üçten bir artık.

Köşe : Birbirini kesen iki çizginin, iki düzlemin oluşturduğu açı, zaviye. İki duvarın birleştiği girintili veya çıkıntılı yer. İki sokağın veya caddenin kesiştiği yer, büküç. Bölüm, yer veya yan. Kuytu, tenha veya ücra yer. Kimsenin kolay kolay uğramadığı yer. Kesici araçları bilemeye yarayan bir çeşit taş, bileği taşı. Kadınların başlarına takarak yüzlerine ya da şakaklarına sarkıttıkları gümüş ya da altın süs eşyası. Dört yönden her biri. Yapıda köşelere konulan büyük ve düzgün taş. Deriden kesilmiş, çarık dikmekte kullanılan sırım. Kanepe yastığı. Gelin ya da sünnet çocuğu için hazırlanan yer. Ocağın bir kenarı. Ocak başı. [Bakınız: köş]. Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık : Ahmet gene köşe çıkardı. Halının bir köşesine yapılan bir çeşit süs, köşe motifi. Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri. Bir açıyı belirleyen iki yarıdoğrunun kesiştiği nokta. Çokgen tanımında sözü geçen noktalarından biri Verilen bir çok yüzlünün yüzlerini oluşturan çokgenlerin köşelerinden biri. 4- Yalınca tanımında sözü geçen noktalarından biri. İki ya da daha çok sayıdaki metal parçanın birbirlerine bağlandığı yer.

Veri : Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done. Bilgi, data. Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi. Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey. Gözlem ve deneye dayalı araştırmanın sonuçları. Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana ilkeler.

 

Alan : Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

Kare : Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba. İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın bir araya gelmesi. Bu biçimde olan.

Eşit : Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi. Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse).

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Dördülleme anlamı nedir?

İngilizce'de Dördülleme ne demek ? : quadrature