Eyal nedir, Eyal ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Arapça kökenli ıyâl: eş; zevce; kadın; ıyal.

Eyal ile ilgili Cümleler

  • 2009 yılında, çakallar Montana eyaletinde 2.500 koyun ve 12.000 kuzu öldürdü.
  • Ali Ohio eyaletinden gelir.
  • Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir.
  • Ali ve Mary farklı eyaletlerde yaşar.
  • Her eyalet farklıdır.
  • Eyalet şenliklerinde pamuk şekeri yedik.
  • Ali bir eyalet hapishanesine gönderildi.
  • Jaleland, Amerika Birleşik Devletleri'nin en zengin eyaletidir.
  • Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
  • Birleşik devletler 50 eyaletten oluşmuş.
  • O başka bir eyalette yaşıyor.

Eyal kısaca anlamı, tanımı

Eyalet askeri : Osmanlı ordusunun kapıkulu askeri dışında illerden sağlanarak oluşturulan ikinci bölümü, bk. topraklı süvari, yerlikulu, eşkinci

Eyalet kadısı : Osmanlılarda eyaletlerin tüm hukuk ve ceza işlerine doğrudan doğruya bakan kadılara verilen san.

Eyalet kethüdası : Osmanlılarda eyalet valileri ile sancak beylerinin başkentteki işlerini devlet dairelerinde izleyen görevli.

Kaptanpaşa eyaleti : Osmanlı devletinde kaptanpaşa yönetiminde merkezi Gelibolu olan Akdeniz adaları ile Cezayir'deki sancaklardan oluşan eyalet.

Kesime bağlı eyaletler : Her yıl başkente belli bir para ve aşlık gönderen eyaletler: Mısır, Bağdat, Basra gibi.

 

Rum eyaleti : Osmanlıların, önceleri merkezi Amasya olan Sivas ilinin adı.

Rumeli eyaleti : Osmanlı İmparatorluğunun, merkezi Sofya olan ve Rumeli beylerbeyi eliyle yönetilen eyaleti.

Eyalet : Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan yönetim bölgesi. Osmanlı Devleti'nde en büyük sivil veya askerî yönetim bölgesi.

Kökenli : Asıllı. Belli bir kaynaktan çıkmış olan, bir kaynağa dayanan.

Arapça : Sami dilleri ailesine giren ve Arap ülkelerinde kullanılan dil, Arabi. Bu dille yazılmış olan.

Zevce : Karı.

Köken : Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Soy, asıl. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.

Kadın : Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Bayan. Hizmetçi bayan.

Köke : Su içinde çökerek taş haline gelmiş kireç ya da kum. Silisli, kumlu taş. [Bakınız: köfeke]. Çok sert, yeşile yakın renkteki toprak tabakası. Toprak tencere, güveç. Denizli ili, Acıpayam ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Isparta ili, Gelendost ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Kadı : Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları.

Arap : Fotoğrafın negatifi. Koyu esmer. Fellah. Orta Doğu ile Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünde yaşayan halk ve bu halkın soyundan olan kimse.

 

: Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri. Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika. Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri. İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner. Kuma, ortak. Arkadaş. Döl eşi. Birbirine düşman kimseler: Behey insan sen bunun eşi misin de bu kadar eksik tarafını arıyorsun. İnsan ve hayvanlarda doğum sırasında, bebek ya da yavrudan sonra gelen etsi madde, son, etene. İyi. Eş, benzer. Eğiş. Dölütle dölyatağını birbirine birleştiren, doğum sırasında çocuktan sonra çıkan; halk arasında çocukla eş tutulan, bu nedenle çocuğun yazgısını, karakterini, gelecekteki işini etkileyeceği inancıyla birtakım geleneksel ve büyüsel işlemlerden geçirilen zar. Etene. Karı ve kocadan her biri. Arkadaş, dost, yâr. Nazır, benzer, şerik.

Diğer dillerde Exw anlamı nedir?

İngilizce'de Exw ne demek ? : exworks, exwork