Habarböcücü nedir, Habarböcücü ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Siyah üzerine mavi benekli, beyaz kanatlı bir çeşit böcek.

Habarböcücü tanımı, anlamı

Haba : Abla. Çözgüsü kıl, atkısı yün ipliğinden dokunan kilim. Keçi kılından dokunmuş, çadır yapmaya yarayan dokuma. Çözgüsü ve atkısı kendir ipliğinden olan çuval. Kaba kumaş. Yün yağmurluk. Palto, aba. Siyah yünden dokunmuş, önü kaytanlı, cepkenimsi kısa erkek ceketi. Haber. Yünden örülmüş ceket. Kilim. Aba, yünden dokunmuş kumaş. Aba, kalın dokunmuş kumaş. Siyah eteklik üzerine giyilen kollu kadın yeleği. (Gedikli Şarkikaraağaç Isparta). Palto. (Yukarıdinek Şarkikaraağaç Isparta). iki parçadan yapılmış kıl kilim. (Kızılhisar Acıpayam Denizli)

Habar : Haber. Küfür. Haber, bk. habar.

Mavi ben : Deride, dermisin orta kesimlerinde melanosit ve melanofajların gruplar hâlinde birikimi sonucu oluşan koyu mavi şişkinlik ve leke.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

Kanatlı : Kanadı olan.

Benekli : Ufak lekeleri bulunan.

Siyah : Kara, ak, beyaz karşıtı. Bu renkte olan. Baskıda başka harflerden daha kalın görünen harf türü.

Beyaz : Ak, kara, siyah karşıtı. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü. Bu renkte olan. Beyaz ırktan olan kimse. Beyaz zehir.

 

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Benek : Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta, puan. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm, fakül.

Böcek : Eklem bacaklıların, altı bacaklı, çoğu kanatlı ve vücutları baş, göğüs, karın olarak eklemlerden oluşmuş hayvan sınıfı, haşere. Istakoza benzer, uzunluğu 30-40 santimetre kadar olan, sarı renkli, kısa kıskaçlı, yenilen bir deniz hayvanı. Kelebek, kurt ve tırtılın dışında kalan küçük hayvancıklar.

Kanat : Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ. Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. Balıklarda yüzgeç. Angıç. Yan, taraf. Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah.

Çeşit : Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev. Türlü. Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik.

Böce : Böcü. Börülce. Bit. [Bakınız: böcü]. Sırtlan. [Bakınız: böcük]. [Bakınız: böbö]. Kurt. Böcek, akrep, çıyan, örümcek v.s. Fasulye. Bu gece. Böcek.

Beya : Bayağı.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

 

Siya : Kürekleri tersine kullanarak sandalı geriye yürütme.

Kana : Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler.

Mavi : Yeşil ile menekşe rengi arasında bir renk, bulutsuz gökyüzünün rengi. Bu renkte olan.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Haar tümlevi anlamı nedir?

İngilizce'de Haar tümlevi ne demek ? : haar integral