Hemositometre nedir, Hemositometre ne demek

Hemositometre; Veteriner alanında kullanılan bir kelimedir.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Kan hücreleri ve spermatozoonların sayımında kullanılan, üzerinde özel bölmelerin bulunduğu sayım kamarası ve iki adet sulandırma pipeti içeren alet.

Hemositometre anlamı, tanımı

Hemo : Kana işaret eden ön ek, hemosiyanin, hemoglobin gibi

Hemosit : Granülosit, plasmosit gibi çeşitli tipleri olan, böceklerin ve diğer omurgasızların kan hücrelerinin genel adı. Herhangi bir kan hücresi. Kan hücresi.

Spermatozoon : [Bakınız: sperma]. Sperma. Sperm hücresi.

Sulandırma : Sulandırmak işi.

Özel bölme : Tiyatrolarda dört beş kişilik özel bölmeli seyir yeri.

Üzerinde : Üstünde. ile ilgili, üzerine.

Kamara : Gemilerde oda. İngiltere yasama meclisi.

Sperma : Meni. Bir başı, bir gövdesi, hareket etmeye yarayan kuyruğu olan, yumurtadan çok küçük erkek eşey hücresi.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

İçere : İçeri.

Sulan : Bataklık, sazlık, sulu yer : Deredeki sulanda çok sivrisinek vardır.

Kamar : Çiçekbozuğu. Hekim, doktor.

Sayım : Sayma işi, tadat.

Sperm : Meni.

Hücre : İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birimi, göze. Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda. Küçük oda. Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk.

 

Bölme : Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim. Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi. Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde. Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk. Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler. Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer. Dört işlemden biri, taksim.

Pipet : Sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru. Sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, kamış.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Kama : Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak. Kütüğü yarmak için kullanılan ucu sivri, yassı, enli çivi, takoz, kıskı. Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası. Oyunda sayı. Topun gerisini kapayan kapak. Oyunda kazanılan her parti.

Alet : Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.

Diğer dillerde Hemositometre anlamı nedir?

İngilizce'de Hemositometre ne demek ? : hemocytometer