İslik nedir, İslik ne demek

İslik; Yerleşim Merkezi olarak kullanılan bir sözcüktür.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kadınların iş yaparken, yemek pişirirken giydikleri giysi, önlük.

Tavandaki örümcek ağlarını temizlemeye yarayan uzun saplı çalı süpürgesi.

Ocak bacası.

Gezilecek Görülecek bir yer olarak anlamı:

Konya şehrinde, Hotamış nahiyesine bağlı bir yer.

İslik anlamı, tanımı

İsli : İsi olan, islenmiş, is bulaşmış. İs verecek bir biçimde (yanmak)

İslik hamamı : Köy evlerinin bir köşesine yıkanmak için yapılmış bölme.

İslikır : Demir kırından biraz daha koyu renk.

İslikula : Gri, kır.

İsliküf : Toprakta ve gübreliklerde çürükçül yaşamakla birlikte, kulak, burun, akciğer asalağı olarak da gelişebilen asklımantar. (Kanatlılar için öldürücüdür. Memelilerde, bu arada insanlarda rastlanabilir.).

Çalı süpürgesi : Kurumuş bitki saplarından yapılmış olan bir süpürge türü.

Temizleme : Temizlemek işi. Yüzeylere yapışmış leke ve kirlerin giderilmesi, çözelti veya asıltı durumuna getirilmesi olayı.

Hotamış : Geniş ve etli burunlu kişi.

Örümcek : Örümcekler takımından, ince bir ağ örerek küçük böcekleri avlayan eklemli bir hayvan (Aranea). Bu hayvanın ördüğü ağ. Yürüteç.

Süpürge : Süpürme işinde kullanılan araç. Elektrikli süpürge.

 

Örümce : Örümcek.

Nahiye : Bucak. Bölge.

Saplı : Sapı olan. Büyük kepçe. Saplanmış olarak.

Temiz : Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak, münezzeh, hijyen, hijyenik. Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde. Sabıkasız. Ahlakça lekesiz, necip, nezih. Özenle yapılmış. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan.

Önlük : Herhangi bir iş genellikle de yemek yaparken giysi kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü. Laboratuvar, tezgâh ve benzerleri yerlerde çalışırken giysinin kirlenmemesi için giyilen, gömlek tarzında olup etek boyu uzun olan, genellikle beyaz renkte giysi. Ortaöğretimin ilk beş yılında öğrencilerin giydiği bir örnek giysi. Küçük çocuklara yemek yedirirken üstlerini korumak için boyunlarına bağlanan örtü. Değirmene öğütülmeye götürülen tahıldan hemen kullanılmak için sırası gelmeden öğütülen azıcık un. Ekmek pişirilen saca desteklik yapan üç ayaklı sacayak. Hayvanların önünde, yem yemeleri için ayrılan yer. Öncü. Kötü kadın. El havlusu. Keçi derisinden yapılan çalışma önlüğü. (Yalvaç Isparta). Yalnız üçetek üzerine giyilen önlük. (Celiptaş Yalvaç Isparta). Siyah ya da kahverenginde yün kadın etekliği. (Gücüllü Yalvaç Isparta). Ahırdaki hayvan yemliği. (Derekuşculu Görele Giresun).

Yemek : Yemek yeme, karın doyurma işi. Kandırmak. Isırmak. Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek. Ağızda çiğneyerek yutmak. Harcamak, tüketmek, bitirmek. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek. Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek. Birine alacağını vermemek, ödememek. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmek. Günün belli saatlerinde yenilen besin. Yasal yoldan cezalandırılmak. Konuklara yiyecek verilerek yapılmış olan ağırlama. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak. Başkasının parasını harcamak. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek. Sürekli üzmek, tedirgin etmek.

 

Tavan : Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı. Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat. Çatı kiremidi.

Kadın : Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Bayan. Hizmetçi bayan.

Bağlı : Bir bağ ile tutturulmuş olan. Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. Kapatılmış olan, kapalı. Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek). Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun. Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. Sınırlanmış, sınırlı.

Giysi : Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba.

Diğer dillerde İsli çerkez peyniri anlamı nedir?

İngilizce'de İsli çerkez peyniri ne demek ? : smoked circassian cheese