Mastar eki nedir, Mastar eki ne demek

Teknik terim anlamı:

Fiil kök ve gövdelerinin karşıladıkları oluş, kılış ve durumları gösteren fiil adları kurmak için kullanılan -mAk, -mA, Iş / -Uş ekleri: oku-mak, yaz-mak, gül-mek, gel-mek, işle-mek, anla-ma, bak-ma, yerleş-me, bil-iş, tut-uş, işle-y-iş ve benzerleri Ayrıca bk. ad-fiiler.

Mastar eki hakkında bilgiler

İsim-fiil, mastar veya eylemlik, fiillerin cümlede isim görevinde kullanılan hâli. Türkçedeki üç fiilimsi grubundan biridir. Fiil kök veya gövdelerine -me, -mek veya -iş mastar eklerinin getirilmesiyle oluşturulur. Bu eklerde ses uyumlarına göre gerekli değişiklikler yapılır.

Mastar eki anlamı, kısaca tanımı

Masta : Üvendire. Büyük, kalın ve uzun. Öküzle çift sürülürken kullanılan ucu çivili uzun değnek. Ucunda çivi olan uzun sopa

Mastar : Fiilin -mak / -mek veya -ma / -me ekleri alan ve ad gibi kullanılan biçimi, eylemlik: al-mak, üşü-mek, gör-me, bul-ma vb. Sıvacı ve duvarcıların, cetvel gibi kullandıkları, uzun, ensiz ve düz tahta.

Değişiklik : Değişik olma durumu. Bir bütünün bir bölümünün değişmesiyle ortaya çıkan yeni durum. Amaca uygun biçime getirmek için yapılmış olan değiştirme, tadil. Farklılık.

Getirilme : Getirilmek işi.

Yerleşme : Yerleşmek işi. Yerleşim alanı veya merkezi.

 

Gösteren : Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü.

Fiilimsi : Fiilden türetilen, olumsuzu yapılabilen mastar, sıfat-fiil, zarf-fiil vb. türleri bulunan ad, eylemsi.

İşleyiş : İşleme işi.

İşlemek : Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek. İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak. İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek. Naşketmek. İyi çalışmak, müşterisi bol olmak. Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak. Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek. Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek. Hesapları, kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak. Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek. Çimlenmek, filizlenmek. Çalışmak, iş yapmak. Ayçiçeği ya da kabak çekirdeği yemek. Mısır tanelerini ayırmak: Beş teneke mısır işledik. İşlemek. İşlemek, girip çıkmak; gapidan işlemek. Çalışmak. Herhangi bir veri saklama ortamına, tutanak eklemek ya da günlemek amacıyla yazmak. (kötü iş için): irtikâb. Yapmak. İmâl etmek, yapmak. Tesir etmek.

Gerekli : Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri.

Değişik : Değiştirilmiş, muaddel. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk. Farklı. Yedek iç çamaşırı, giyecek.

Değişi : Halkbilim olaylarıyla ürünlerinin hiçbir dış etken olmadan özbiçimleriyle olgularının büyük ölçüde değişmesi, bk. değişi kuramı.

Yazmak : Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak. Açmak. Yaymak, sermek. Yazı ile bildirmek, haber vermek. Gelinin yüzünü süslemek. Yazar olarak görev yapmak. İnsanın geleceğini belirlemek. Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek. Sayaç vb. sayılarla niceliği belirtmek. Bir göreve almak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek yaklaşma bildiren birleşik fiiller oluşturur. Kaydetmek. Bir bilim veya edebiyat eseri oluşturmak.

 

Okumak : Bir yazıyı meydana getiren harf ve işaretlere bakıp bunları çözümlemek veya seslendirmek. Bir şeyin anlamını çözmek. Değerlendirmek. Bazı belirtilerle bir anlamı, gizli bir duyguyu anlamak, kavramak. Sesli olarak söylemek. Hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek. Yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek. Bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek. Sövmek, küfretmek. Bir yere çağırmak, davet etmek, okuntu göndermek.

Kurmak : Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. Yapmak, inşa etmek. Ortaklık sağlamak. Bir araya getirmek, toplamak. Hazırlamak. Düşünmek. Yapmak, oluşturmak. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek. Aklına koymak. Zihinde büyütmek. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. Sağlamak, oluşturmak.

Beylem : Açılmamış pamuk kozası. Çiçek buketi.

Göster : Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.

Yapılı : Yapısı herhangi bir nitelikte olan. Vücudu gelişmiş, iri.

Türkçe : Genel Türk dili. Türkiye Türkçesi.

Diğer dillerde Mastadenitis anlamı nedir?

İngilizce'de Mastadenitis ne demek ? : mastadenitis