Meta nedir, Meta ne demek

Meta; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Meta" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır." - B. R. Eyuboğlu

Kimya'daki anlamı:

Benzen halkalı bileşiklerde kullanılan bir ön ek olup sübstitüe karbon atomlarının arasında bir sübstitüe olmamış karbon atomu bulunması haline karşılık gelir. Benzende 1,3 durumu.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Ortasında.

Sonra, sonra gelen.

Biyoloji'deki anlamı:

Yunanca sonra anlamına gelen ön ek

Bilimsel terim anlamı:

Bir asit, tuz ya da esterin, bir molekül suyu yapısına aldığını gösterir ön ek.

1,3 durumunu gösteren ön ek.

Kimi özdeklerin türevlerini gösterir ön ek.

İngilizce'de Meta ne demek? Meta ingilizcesi nedir?:

meta, meta-

Fransızca'da Meta ne demek?:

méta

Meta hakkında bilgiler

Meta, Karl Marx'ın kapsamlı çalışması olan Kapital'in başlangıcını oluşturan konudur. Burada açıkça metadan, "toplumun en temel hücresi" olarak sözedildiği görülür ve bu durum Marx'ın tahlillerine buradan başlamasının sebebidir.

Meta, elbette Marx'tan önceki iktisatçıların da bildiği bir şeydir ancak Marx, metayı bu bağlamda, kapitalist toplumsal yapının çözümlenmesinin merkezine koyunca klasik iktisadın ötesine geçer. Kapitalizm bir meta üretimi sistemidir, bu yapısı gereği her şeyi metalaştırır, her şey para aracılığıyla kullanım değerinin ötesinde değişim değeri dolayısıyla da üretilir. Marx, bu noktada metanın değişim amacıyla üretilen bir şey olduğunu söyler.

 

Meta ile ilgili Cümleler

  • Metal soğuyunca büzülür.
  • Ali metamfetamin bağımlısıdır.
  • Metal bir tablom var.
  • Metallerin doğal kaynaklardan elde edilerek kullanım amacına uygun olarak hazırlanmasına metalürji denir.
  • Tom'un heavy metali sevdiğini sana düşündüren ne?
  • Metal, kağıt ve tahta tabaklar satarız.
  • Metadon bir ağrı kesici olarak yaygın bir biçimde reçete edilir.
  • Metal bir masam var.
  • Bir ayna metaldan ya da camdan yapılabilir.
  • Kalsiyum bir alkali metal değildir.
  • Ah canım çelik halat mı koptu, kafana düşeydi ya metaller.
  • Kobalt bir geçiş metalidir.
  • Alüminyum bir metaldir.
  • Metaller elektriği iletirler.

Meta anlamı, tanımı:

Metabolizma : Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal değişimlerin bütünü, özümlemenin ve yadımlamanın toplamı.

Metafizik : Doğaötesi.

Metafizikçi : Metafizik ile uğraşan kimse.

Metafizikçilik : Metafizikçinin işi veya mesleği.

Metafor : Mecaz.

Metal : Bu maddeden yapılmış. Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde. Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı.

Metal bilimi : Genellikle elementleri, özellikle metalleri saf olarak elde eden ve bunların işleme tekniğini belirleyen kimya endüstrisi kolu, metalürji.

 

Metal bilimsel : Metal bilimi ile ilgili, metalürjik.

Metal yatak : Yapımında metal kullanılan yatak.

Metal yorulması : Metallerin molekül yapısında yük, direnç ve titreşim nedeniyle bozukluk oluşması.

Metalik : Metal gibi parlak olan. Madensel, madenle ilgili. Madenden yapılmış, madenî.

Metalik boya : Bakır, alüminyum, bronz vb. metalik tozların eklenmesiyle parlak görünüş veren özel boya türü.

Metalik renk : Parlak renk.

Metalografi : Maden, alaşım ve maden filizlerinin yüzeylerini, kesitlerini ve billurlaşma özelliklerini mikroskopla inceleyerek çözümünü yapan bilim kolu.

Metaloit : Metalsi.

Metalsi : Metallerin fiziksel özelliklerini, metal olmayan ögelerin ise kimyasal özelliklerini taşıyan element, madensi, metaloit.

Metalürji : Metal bilimi.

Metalürjik : Metal bilimsel.

Metamorfik : Başkalaşıma uğramış olan.

Metamorfizm : Başkalaşım.

Metamorfoz : Başkalaşma.

Metan : Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4).

Metanet : Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık.

Metanet göstermek : Kötü bir duruma katlanmak, dayanmak.

Metanetli : Acılar karşısında dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanıklı, metîn.

Metanetsiz : Dayanıksız.

Metanetsizlik : Dayanıksızlık.

Metapsişik : Ruhötesi.

Metastaz : Yayılma.

Metatez : Göçüşme.

Metazori : Zorla.

Alkali metaller : Oksitlenmelerini sodyum, lityum, potasyum, rubidyum, sezyum elementlerinin sağladığı metaller.

Uzak metatez : Uzak göçüşme.

Ticaret : Alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr. Ürün, mal vb. alım satımı. Kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği. Bu etkinlikle ilgili bilim.

Sermaye : Varlık, servet. Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital, meta, resülmal. Konu. Genelev kadını.

Kapsamlı : Kapsamı olan. Kapsamı geniş olan, şümullü.

Çalışma : Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi. Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün. Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması. Çalışmak işi, emek, say.

Kapital : Sermaye.

Temel : Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz. Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü.

Hücre : Küçük oda. Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda. Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk. İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birimi, göze.

Mal : Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü. Büyükbaş hayvan. Esrar. Bayağı, aşağılık, kötü kimse. Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia. Orospu.

Malı : Mal ile ilgili. Parasal. Maliyeye ilişkin, maliye ile ilgili.

Meta sermaye : Marksist yaklaşıma göre sermayenin dolaşım sürecinin üçüncü aşaması olup, üretici sermayenin metaya dönüştürüldüğü, artık değerin üretilmediği sermayenin yalnızca biçim değiştirdiği aşama. krş. para sermaye, üretici sermaye

Meta silikat : Aşındırıcı etkileri azaltılmış, orta derecede alkali deterjanlardan biri.

Meta-analiz : Seyrek görülen akut yan etkilerin ortaya konması için geniş ölçekli rastgele kontrollü inceleme yapılması veya ufak çapta yapılan çok sayıdaki bu tür incelemelerin sonuçlarının üst üste konularak toplu bir biçimde incelenmesi esasına dayanan istatistiksel yöntem.

Meta-dioksibenzen, rezorsin : (kimya)

Metabatik : Tedavi değişebilir. Tedavi değişikliğine ait olan.

Metabazis : Tedavi değişikliği, tedavi tarzını değiştirme.

Metabenztiazuron : Formülü C10H11N3OS, e.n. 119-120 °C olan bakla, bezelye, sarmısak, soğan ve buğdayın yabani ot kontrolünü sağlamak amacıyla kullanılan 1,3 dimetil-3-(2-benzotiazolil)-üre olarak da bilinen bir madde.

Metabilozma : (biyoloji, zooloji)

Metabolik : Metabolizmaya ait olan.

Metabolik alkaloz : Anatomik ve işlevsel piloris daralması, ileus durumlarında şirden bağırsak geçişinin engellenmesi nedeniyle baz artışı sonucu ortaya çıkan durum.

Diğer dillerde Meta anlamı nedir?

İngilizce'de Meta ne demek? : pref. prefix meaning that a word refers to itself, self-explanatory (gives a more fundamental analysis or explanation of itself - from Greek)

n. destination, aim, goal, limit

n. half, middle

Almanca'da Meta : die Ware

Rusça'da Meta : n. товар (M)