Nişançubuğu nedir, Nişançubuğu ne demek

Teknik terim anlamı:

Harman savrulurken saman ile taneleri birbirinden ayırmağa yarayan ağaç çubuk. (Çaltı Gelendost Isparta).

Nişançubuğu tanımı, anlamı

Nişan : İşaret, iz, belirti, alamet. Nişanlanma sırasında yapılan tören. Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma. Kurşun, taş ve benzerleri ile vurulmak istenen hedef. Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme. Devlet nişanı. Nişan, nişanlanma sırasında yapılan tören. Nişan, akit olarak verilen eşya. [Bakınız: ferman]. Osmanlılarda 1832'den sonra hizmet ve yararlık karşılığı olarak bir kişiye verilen madalya. İm, iz, belirti

Gelendost : Isparta iline bağlı ilçelerden biri.

Birbiri : Karşılıklı olarak bir diğeri.

Isparta : Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.

Harman : Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. Bu işin yapıldığı yer ya da mevsim. Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi. Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer. Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon. Herhangi bir şeyin toplu hâlde bulunduğu, işlendiği veya satıldığı yer.

 

Ayırma : Ayırmak işi.

Birbir : Yabancı olmayan, akraba, yakın. Akraba, yakın.

Harma : Eski yapılarda kırılmak üzere olan çatı ağaçlarının altına vurulacak direğe başlık olarak konulan parça, destek.

Tanel : Şafak gibi aydınlık, güçlü eli olan kimse.

Saman : Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları.

Çaltı : Diken, çalı.

Çubuk : Körpe dal. Tütün içmek için kullanılan uzun ağızlık. Ankara iline bağlı ilçelerden biri. Değnek biçiminde ince, uzun ve sert olan şey. Ana direkler üzerine sürülen ikinci ve üçüncü direk parçası. Kumaşta düz çizgi.

Gelen : Gelme işini yapan (kimse ya da nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

Ispa : Toprak ürünlerinden vergi alan.

Sama : Köpek pisliği. Sünnet düğününde yapılan eğlence. Dabakların deriyi yumuşatmak ve deri üzerindeki pislikleri kabartmak amacıyla kullandıkları köpek pisliği. (Uşak).

Yara : Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik. Dert, üzüntü, acı. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık. Vücutta işlemekte olan çıban.

Tane : Herhangi bir sayıda olan şey, adet. Çekirdekli küçük meyve. Bazı bitkilerin tohumu.

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Gele : Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar.

 

İle : Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz. Bazı soyut adlara getirildiğinde ". olarak, . bir biçimde" anlamında durum zarfları oluşturan bir söz. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.

Diğer dillerde Nistagmus anlamı nedir?

İngilizce'de Nistagmus ne demek ? : nystagmus