Orman nedir, Orman ne demek

"Orman" ile ilgili cümle

  • "Bütün evi bir ormanmış gibi rahatça ve her anlamda kullanabiliyorlardı." - A. Kutlu

Yerel Türkçe anlamı:

Orman. || ormanısı: ormanı || orman morman

Böğürtlen ağacı.

Coğrafya'daki terim anlamı:

Ağaçların sık ya da seyrek, ancak kesintisiz bir örtü oluşturduğu alan.

Orman isminin anlamı, Orman ne demek:

Kız ismi olarak; Ağaçlarla örtülü geniş alan. Erkek ismi olarak; Ağaçlarla örtülü geniş alan

İngilizce'de Orman ne demek? Orman ingilizcesi nedir?:

forest

Fransızca'da Orman ne demek?:

forêt

Orman hakkında bilgiler

Orman, belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir ekosistem.

2000 yılı itibariyle dünyanın toplam ormanlık alanı 3.869 milyon hektar olup ormanlık alanın büyüklüğünün dünyanın toplam kara alanına oranı %29,6 dır.

Dünyanın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kabiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutubetin bir araya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktarı esas itibariyle 2000-4000 milimetre arasında değişmekle beraber bazı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30 °C arasında değişir. En soğuk ayda 18 °C'nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez.

 

Büyük çoğunluğu, daimi yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde epiphyte denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istila edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı takdirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hale getirir.Bu orman ekvator bölgelerinde bulunur.

Orman ile ilgili Cümleler

  • Orman çok sık.
  • Köpekler ormanda Tom'u kovaladı.
  • Orman karanlıktı.
  • Ali ormanda uzun saatler harcadı.
  • Orman çok durgundu.
  • Ali ormana girdi.
  • O, ormandaki maceraları hakkında bir kitap yazdı.
  • Orman ağaçlarla dolu.
  • Orman, bitkilerin ve hayvanların birçok farklı türleri için yuvadır.
  • Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
  • Orman, tüm türlerden hayvanlarla doludur.
  • Ali bir orman bekçisi.
  • Orman ağaçla dolu.
  • Ben ormanda büyüdüm.

Orman anlamı, kısaca tanımı:

Ağaç : Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki.

 

Orman gibi : Gür, çok (saç, kaş vb.).

Orman taşlamak : Bir kimsenin düşüncesini dolaylı olarak öğrenmeye çalışmak.

Orman çayırı : Orman içerisindeki açıklıklarda veya orman ağaçlarının altında yetişen doğal çayır.

Orman dizisi : Orman kuşağı.

Orman evi : Orman koruma memurunun evi. Şehirlerin kirli havasından uzaklaşmak, tabiat varlıklarından ve güzelliklerinden yararlanmak için orman bölgelerinde yapılmış ev.

Orman gülü : Avrupa, Asya dağlarında yetişen açelyaya benzer bitki.

Orman işletmesi : Ormanla ilgili işleri yürüten kamu kurumu.

Orman kaçkını : Kaba, görgüsüz kimse.

Orman kanunu : Yasaların uygulanamaması sonucu oluşan durum.

Orman kebabı : Ceviz iriliğinde kemiksiz koyun eti, havuç, patates, bezelye ve soğan kullanılarak hazırlanan bir kebap türü.

Orman kibarı : Kaba, görgüsüz, bayağı kimse için alay yollu kullanılan bir söz.

Orman koruma memuru : Ormancı.

Orman köylüsü : Orman köyünde yaşayan kimse.

Orman köyü : Orman arazisi içinde veya yakınında kurulmuş köy.

Orman kuşağı : Sıralı ormanların oluşturduğu dizi, orman dizisi.

Orman sarmaşığı : Akasma.

Orman sıçanı : Ormanlık bölgede yaşayan bir tür sıçan (Mus sylvaticus).

Orman tavuğu : Orman tavuğugillerden, kuşların özellikle Avrupa ve Asya'da yaşayan siyah tüylü türlerinin ortak adı.

Orman yeşili : Koyu yeşil renk. Bu renkte olan.

Deli orman : Çok sık ve gür orman.

Tropikal orman : Tropikal kuşağın nemli havasında ve bölgelerinde oluşan orman.

Vahşi orman : İnsan ayağı değmemiş büyük orman.

Yağmur ormanları : Yağmurların bol düştüğü ormanlık alan.

Orman tavuğugiller : Dünyanın soğuk ve ılıman bölgelerinde yaşayan, mat veya parlak renkli, orman tavuğu, çil ve çayır tavuğunu içine alan bir familya.

Ormancı : Kaba, görgüsüz kimse. Ormanı korumakla görevli kimse, orman koruma memuru.

Ormancılık : Orman işi ile uğraşma. Ormanların yetiştirilmesi ve bakımını konu alan bilim.

Ormanlaşma : Orman durumuna gelme.

Ormanlaşmak : Orman durumuna gelmek.

Ormanlaştırma : Ormanlaştırmak işi.

Ormanlaştırmak : Orman durumuna getirmek.

Ormanlık : Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer).

Ormansız : Ormanı olmayan.

Ormansızlaşma : Ormansızlaşmak durumu.

Ormansızlaşmak : Ormansız kalmak, ormanı bulunmamak.

Örtü : Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.

Geniş : Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro. Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat. Eni çok olan, enli, vâsi. Bol (elbise). Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı. Çok.

Yükseklik : Geometrik biçimlerde, tabandan tepeye olan uzaklık. Yükselti. Bir yıldızdan gelen ışın ile ufuk düzlemi arasındaki açı. Yüksek olma durumu.

Büyüklük : Depremde oluşan enerjinin düzeyini belirten ölçü. Büyük olma durumu. Ululuk. Büyüklere yaraşır bağışlayıcı davranış.

Otsu : Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul.

Bitki : Bulunduğu yere kök vb. organlarıyla tutunan, çoğunlukla fotosentez sonucu yaşam için gerekli bileşenleri oluşturan, birçoğu spor veya tohum aracılığıyla döl vererek çoğalan bir veya çok yıllık, otsu, odunsu canlıların genel adı, nebat.

Mantarlar : Sap, yaprak, çiçek vb. organlar yerine dallı veya düz iplikler görünüşünde emeçlerden oluşan, klorofilsiz, çiçeksiz, ilkel canlılar.

Örtülü : Gizli, saklı. Örtülmüş, bir şey ile kaplanmış. Örtüsü olan. Açıklama yapmadan, belli belirsiz bir biçimde, müphem.

Alan : Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Bir çalışma çevresi. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Yüz ölçümü. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

Bu : En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz. Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.

Orman açma : Yeni tarım alanları ve otlaklar kazanmak ya da yeni yerleşme özekleri kurmak amacıyla bir ormanı bütünü ya da bir bölümüyle ortadan kaldırma.

Orman alaca ağaçkakanı : Kuşlar (Aves) sınıfının, gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımının, ağaçkakangiller (Picidae) familyasından, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde her çeşit ormanlarda, bahçe, park ve meyve bahçelerinde bulunan, 21 cm kadar uzunlukta, sırtı kara, karnı krem rengi olan, seyrek olarak yere inen, çam tohumları, meyveler ve gagalarıyla ağaç kabuğunu parçalayıp yakaladıkları böcekler ile beslenen yerli bir tür. Büyük alaca ağaçkakan.

Orman asması, ufak akasma : (botanik)

Orman atkuyruğu : (botanik)

Orman çileği : (botanik)

Orman ekonomisi : Doğanın en zengin kaynaklarından biri olan ormanın, bilim ve tekniğe dayalı bir düzen içinde korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi gibi çalışmaların tümü.

Orman faresi : Kemiriciler (Rodentia) takımından, dağlık ve ormanlık bölgelerde 25003000 m yükseklikte yaşayan bir tür.

Orman horozu : Tavuksular (Galliformes) takımının, orman tayuğugiller (Tetraonidae) familyasından, 100-110 cm kadar uzunlukta, Avrupa ve Asya'da yaşayan ve ormanlara zarar veren, eti yenen bir tür. (zooloji) (Tetrao urogallus) Tavuksular (Galliformes) takımının orman-tavuğugiller (Tetraonidae) familyasından (b türü. Uzunluğu 100-110 cm. Avrupada ve Asyada yaşar, ormanlara zarar verir. Yenir.

Orman karıncası : [Bakınız: kızılkarınca] [Bakınız: kırmızı orman karıncası] (zooloji)

Orman kedisi : Etçiller (Carnivora) takımından, Mısır'dan başlayarak, Türkiye, Türkistan, Hindistan, Burma ve Seylân'da yayılış gösteren, çalı ve yüksek otların bulunduğu su kenarlarında yaşayan, kemirici, kurbağa ve kuşlarla beslenen bir memeli türü.

Diğer dillerde Orman anlamı nedir?

İngilizce'de Orman ne demek? : adj. sylvan

n. forest, woods, jungle, forestry, hurst

Fransızca'da Orman : forêt [la]

Almanca'da Orman : n. Forst, Wald, Bewaldung, Waldung, Holzung

Rusça'da Orman : n. лес (M), роща (F), бор (M)

adj. лесной