Osmanlı tokadı nedir, Osmanlı tokadı ne demek

"Osmanlı tokadı" ile ilgili cümle

  • "Yaradan'a sığınıp Osmanlı tokadını çarptık mı adamı lobut yemişe çeviren biz değil miydik?" - A. İlhan

Osmanlı tokadı hakkında bilgiler

Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusu askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları, elin her iki yanıyla yapılabilen düşmanı sersemletmek amacıyla uygulanan bir vuruştur. Elin ve kolun omuzdan hızlı ve açısız bir şekilde hedeflenen noktaya sert bir şekilde temas etmesiyle gerçekleşir. Yanaklara ve ense kısmına doğru yapılır. Vuruşun şiddetine ve yerine göre öldürücü olabilir.

Osmanlı Ordusu'nda genellikle savaşlarda birebir ve yüzyüze yapılmış olan mücadeleler esnasında sık sık yaşanan silahın elden düşmesi ya da kırılması durumunda kullanılmıştır. Osmanlı kültüründe bir kavgada taraflar asla birbirlerine yumrukla müdahale etmezlerdi. Yüze kalıcı zararlar verme ihtimalinden dolayı birine yumrukla saldırmak son merhalede yer alır ve yumrukla ilk saldıran ayıplanırdı. Tıpkı yatağan kılıcı olanların dövüşlerde karşılarındakini aşağılamak için kılıcın kesmez yanı ile saldırmaları gibi, tokat ancak yeri zamanı, kavgadaki taraflarca bilinen kurallarla kullanılırdı. Kavgada büyük olan karşısındakini sesi etraflıca duyulan şiddetli bir tokatla uyarır ve bu durum genellikle yeterli olurdu.

 

Osmanlı Ordusunda meydan savaşlarında en ön safta yer alan, azab askerlerinin, esas amaçları olan karşıdaki düşmanın seçkin birliklerini yorma görevleri sırasında hafif silahların kısa zamanda kullanılmaz duruma gelmesi ve ağır silahların kuşanmalarının aldığı zaman çoğu kez bulunamadığında tokat atmaya başlamaları ile askerler arasında yiğitliğin eriştiği son nokta olarak görülmeye başlanmış ve bunun üzerinde popülarite kazanmıştır. Sesi ile düşmanın üzerinde yarattığı psikolojik etki sebebiyle zamanla geliştirilmiştir. Bu askerler daha eğitim safasında mermer döverek yetiştirildikleri için, çok kuvvetli ellere ve kol yapısına sahip olurlar.(Osmanlı ordusunun En büyük tokatçıları Başıbozuk (Delibaş) diye adlandırılan bir düzensiz ordudur)

Osmanlı tokadı anlamı, kısaca tanımı:

Sert : Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız. Hırçın, öfkeli, hiddetli. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen. Titizlikle uygulanan, sıkı. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı. Gönül kırıcı, katı, ters. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan. Güçlü kuvvetli. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı.

 

Etki : Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir.

Tokat : İnsana el içi ile vuruş. Tarla, bahçe veya mandıra kapısı. Hayvan ağılı. Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.

Uyarı : Organizmada uyarım yaratan güç. Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih.

Osmanlı tokadı atmak : Sert ve etkili bir biçimde uyarmak. bir kimseye sert ve etkili bir biçimde tokat atmak. bir kimseye üstünlüğünü kabul ettirmek.

Osmanlı tokadı yemek : Bir kimsenin üstünlüğünü kabul etmek. sert ve etkili bir biçimde uyarılmak. sert ve etkili bir biçimde tokat atılmak.

Osmanlı : XIII. yüzyılda Osman Gazi tarafından Anadolu'da kurulan ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra dağılan büyük Türk imparatorluğunun uyrukları. Düşündüğünü çekinmeden, açıkça söyleyen, bulunduğu toplulukta yetki sahibi olan.

Toka : İçki içerken birinin şerefine, sağlığına kadeh tokuşturma. Kadınların saçlarını bir arada tutmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç. El sıkışma. Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık.

Ezici : Yıpratan, bunaltan, sıkıntılı. Üstün gelen, yok eden, ağır basan. Ezme işini yapan (kimse veya şey).

Üstünlük : Üstün olma durumu, faikiyet, rüçhan, avantaj.

Ordu : Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri. Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü. Çok sayıda insan, kalabalık. Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü.

Asker : Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan. Askerlik görevi veya ödevi. Orduda görev yapan erden generale kadar herkes. Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli. Er.

Silah : Bir konuda etkili her şey. Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç. Savunmak veya saldırmak için kullanılan nesne, etken araç.

Savunma : Bir takımın, kalesini korumak için gösterdiği çaba, defans. Saldırıya karşı koyma, müdafaa. Bir kişiyi, bir düşünceyi doğru, haklı göstermeyi amaçlayan yazı veya konuşma, savunu, müdafaaname.

Saldırı : Kötülük yapmak, yıpratmak amacıyla doğrudan doğruya silahlı veya silahsız bir eylemde bulunma, hücum, taarruz, tecavüz.

Ve : İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz. Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu.

Etkili : Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik.