Restraint türkçesi Restraint nedir

Restraint ile ilgili cümleler

English: I appreciate your restraint.
Turkish: Senin kısıtlamanı takdir ediyorum.

English: I admire your restraint.
Turkish: Ben senin kısıtlamana hayranım.

Restraint ingilizcede ne demek, Restraint nerede nasıl kullanılır?

Restraint fixture : Sıkma fikstürü.

Restraint of liberty : Özgürlüğün kısıtlanması.

Restraint of trade : Ticaretin kısıtlanması. Tecimi sınırlandırma. Ticaretin sınırlanması. Eser saptamı, tekel meydana getirerek yarışımı ortadan kaldırma. Ticaret engeli. Ticaret tahdidi. Rekabet yasağı.

Call for restraint : Sükunete davet etmek. Sük-nete davet etmek. Sakinleşmesini istemek.

Exercise restraint : İrade sergileyen. Ilımlılık veya ölçülülük gösteren. Kendine hakim olan. Oto kontrol ortaya koyan.

Without restraint : Dizginlenmeden. Durdurulamaz şekilde. Sınırlı olmaksızın. Sınırlanmadan. Durdurulmadan. Sınırlı olmadan. Çekinmeden. Durmaksızın. Sınırsız bir biçimde.

Self restraint : Kendini tutma. Kendine hakim olma.

Restrain oneself : Kendini tutmak. Kendini frenlemek.

Unrestraint : Serbestlik. Sınırsızlık. Denetimsizlik.

 

Head restraint : Baş dayanağı. Koltuk başlığı. Kafalık.

İngilizce Restraint Türkçe anlamı, Restraint eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Restraint ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Immobilisation : Bloke etme. Madeni veya kağıt paraların tedavülden çekilmesi (immobilization olarak da yazılır). Hareketsiz kılma. Kımıldayamaz hale getirme. İmmobilizasyon. Bağlama. Tedavülden çekme. (britanya ingilizcesi) hareketsiz kılma. Sabitleme. Hareketsizleştirme.

Containment : Polis kordonu ile çevirme. Düşman güçlerinin yayılmasını önlemeyi hedefleyen askeri manevra. Kapsama. Önleme. İçerme. Çevreleme politikası.

Duresse : Gözdağı. Tehdit.

Confinement : Hapsedilme. Sınır koyma. Plazma parçacıklarının “tokamak” adı verilen düzenek yardımıyla, bir bölgede tutulması. Kapatma. Plazma tutulması. Kapatılma. Doğum sonrası yatakta kalma süresi. Hapis. Tutukluluk.

Conquest : Fetih. Kalp kazanan kimse. Fethedilen topraklar. Zabıt. Ele geçirme. Yenme. Tarih, sosyoloji alanlarında kullanılır. Bir siyasal toplumun bir başkasını güç kullanarak egemenliği ya da denetimi altına alması ve başta ekonomik bakımdan olmak üzere sömürmesi. Zafer.

Constriction : Sıkma. Dar geçit. Daralma. Daraltı. Tazyik. Sıkışma, büzülme, daralma. Daraltma. Konstriksiyon.

Embargo : Devletçe yabancı gemilerin kendi barınaklarına girip çıkmalarını yasaklama. devletçe, yabancılara ilişkin tecim işleri üzerinde yapılan yasaklama. Kadağan etmek. Yasaklamak. Müsadere etmek. İktisat, ekonomi, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Yasaklama. El koymak. Ambargo. Ticareti kısıtlama.

 

Sequestration : Sekuestrasyon. Sekestrum oluşması, canlılığını kaybetmiş kemik parçasının sağlam dokudan ayrılması. bulaşıcı hastalık taşıyan hayvanı çevreden ayırma, tecrit etme. Haciz. Kamulaştırma. İnziva. Ayrılma. Malarya gibi parazitlerle enfekte alyuvarların kılcal damarlarda kalması durumu. Mala el koyma. Ayırma.

Countercheck : Tekrar kontrol etme. Reaksiyon. Tepki.

Holding : Stok. Basketbol, voleybol alanlarında kullanılır. Arazi. Karar. Hisse. Depolama. Arsa. Karşı takımın bir oyuncusunun kımıldamasına engel olacak şekilde, bedenle yapılan abanma hareketi. Toprak kiralama.

Restraint synonyms : applying sanctions, restriction, eschewal, curb, coercions, conservations, eschewing, suppression, temperateness, detention, confiscation, abstention, enjoinder, termination, hesitations, avoidance, editions, baulks, baulking, bridle, restrictions, chains, chain, charter, abstentions, clear headedness, diffidence, circumscription, holdup, collar, interdictions, curtailment, confinements.

Restraint zıt anlamlı kelimeler, Restraint kelime anlamı

Intemperance : İfrat. İçkiye düşkünlük. Taşkınlık. Ölçüsüzlük. Sertlik. Aşırılık. İntemperans.

Indiscipline : İtaatsizlik. Disiplinsizlik.

Unrestraint : Serbestlik. Sınırsızlık. Denetimsizlik.

Restraint ingilizce tanımı, definition of Restraint

Restraint kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act or process of restraining, or of holding back or hindering from motion or action, in any manner. Hindrance of the will, or of any action, physical or mental.