Simit nedir, Simit ne demek

Simit; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Simit" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Bir haykırma duyuldu. Uşakları koşturdum. Simit attırdım denize ama deniz geri vermedi." - Z. Selimoğlu

Yerel Türkçe anlamı:

İrmik.

Kara.

1.İnce, küçük bulgur. 2.İrmik. 3.Mısır.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Hamudun etrafını çevreleyen uçları çengelli ince demir. (*Kemalpaşa -İzmir)

İçi saman, sap ya da semerotu doldurulmuş olan hamudun alt kısmı. (*Yalvaç, *Senirkent -Isparta)

İçi saman, sap ya da semerotu doldurulmuş olan hamut'un iç kısmı. (*Senirkent -Isparta)

Simit anlamı, kısaca tanımı:

Simit fırını : Simit pişirip satan fırın, simitçi fırını.

Simit kebabı : Az yağlı kıyma, köftelik bulgur, soğan, sarımsak ve baharat kullanılarak hazırlanan karışıma köfte biçimi verildikten sonra şişte pişirilen bir kebap türü.

Akşam simidi : İkindiüzeri çıkarılan taze, susamlı simit.

Cankurtaran simidi : Suda boğulma tehlikesine karşı kullanılan ve sudan hafif maddelerden, büyük simit veya yelek biçiminde yapılmış araç, can simidi.

Can simidi : Cankurtaran simidi.

 

Kandil simidi : Kandil günlerinde yapılıp satılan simit.

Simitçi : Simit yapan veya satan kimse.

Simitçi fırını : Simit fırını.

Simitçilik : Simit yapma veya satma işi.

Beşlik simit gibi kurulmak : Kendini bir şey sanarak bir yere yayılıp oturmak.

Halka : Değerli metallerden yapılmış olan çember biçimindeki süs eşyası. Uykusuzluk, yorgunluk, üzüntü vb. sebeplerle göz altında beliren koyuluk. Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı. Su gibi sıvıların içine katı bir nesnenin düşmesiyle oluşan, gittikçe büyüyerek açılan çembere benzeyen biçim. Çember biçiminde dizilmiş topluluk. Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember. Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 santimetre çapında, 28 milimetre kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri. Çember biçiminde olan. Bir tür ufak, yağlı ve tuzlu simit.

Biçim : Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Biçme işi. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Tarz.

Genel : Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

 

Susam : Süsen. Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum). Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu.

Çörek : Kurs. Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi.

Deniz : Aydaki düzlükler. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi. Bu su kütlesinin belirli bir parçası. Geniş alan. Çokluk, yoğunluk.

Kola : Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta. Kolalama. Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek. Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata).

İnce : Hafif, gücü az. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı. Zayıf. Ayrıntılı. Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı. Taneleri ufak, iri karşıtı. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). Tiz (ses), pes karşıtı. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı.

Bulgur : Sert ve ufak taneler durumunda yağan kar, ebebulguru. Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday.

Düğürcük : İnce bulgur.

Simit yüzeyi : Uzayda dikdörtgenel konaçlara göre denklemi (…)olan yüzey. (…) çarpım uzayına ilingesel eşyapılı olan ilingesel uzay. ,

Simitaşı : İnce bulgurla yapılan yemek.

Simithacılı : İçel ili, Tarsus ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Simitlik : İnce keçe. (*Bor -Niğde)

Simit ile ilgili Cümleler

  • Sen simitleri getir.
  • Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
  • O bir çayın içine simit daldırmayı seviyor.
  • simitin susamlarını yedi
  • Bir simit daha alabilir miyim?

Diğer dillerde Simit anlamı nedir?

İngilizce'de Simit ne demek? : [Simit] n. bagel

Fransızca'da Simit : petite pâtisserie en forme d'anneau

Almanca'da Simit : n. Gebäck

Rusça'da Simit : n. бублик (M), спасательный круг (M), руль (M)