Test nedir, Test ne demek

Test; kökeni ingilizce dilinden gelmektedir.

  • Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama.
  • Bir hastalığın varlığını ve niteliğini anlamak için yapılmış olan laboratuvar araştırması.
  • Doğru cevabın seçenekler arasından bulunmasına dayanan bir sınav türü.
  • Biyolojik bir işlevi veya değişmez bir niteliği incelenen bireyin tepkisini, örnek olarak alınan normal bireyinkiyle karşılaştırarak ölçmeye ve değerlendirmeye yarayan yoklama

"Test" ile ilgili cümle örnekleri

  • "O gün üniversite test sınavında kazanamadığını öğrenmiştir." - H. Taner

Yerel Türkçe anlamı:

Büyük leğen.

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Sınav. (Not: Fr., İng. test karşılığı Ruhbilim Terimleri Sözlüğü'nde ölçer terimi önerilmiştir.)

Nesnel olarak değerlendirilebilen sınav sorularının tümüne verilen ad.

Kişilerin yetenek, bilgi ve becerileri ile anıklıklarını ölçmeye yarayan herhangi bir araç ya da yöntem.

Zihinsel bir çalışmanın niteliğini belirtmek ve saptamak amacıyla yapılan

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Tecrübe.

Deney.

İngilizce'de Test ne demek? Test ingilizcesi nedir?:

test

Test anlamı, kısaca tanımı:

Test etmek : Denemek, ölçmek. sınamak, yoklamak. yemeği tatmak.

 

Gebelik testi : Bir kadının gebe olup olmadığının belirlenmesi için yapılmış olan işlem.

Kalibrasyon testi : Doğru ölçüm için yapılmış olan uygulama veya işlem.

Kurbağa testi : Kadının gebe olup olmadığının anlaşılması için idrarının kurbağa karnına şırınga edilmesi yoluyla yapılmış olan test.

Tüberkülin testi : Bir kimsede tüberküloz bulunup bulunmadığını anlamak amacıyla deri altına tüberkülin aşılama.

Zeka testi : Bir kimsenin zihin gücü ve kabiliyetini ölçmek için hazırlanmış olan test.

Testere : Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç.

Testere balığı : Testere balığıgillerden, Atlantik Okyanusu ve Akdeniz'de yaşayan, burnu uzun ve iki yanı testere gibi dişli olan, köpek balığına benzer iri bir balık, marangoz balığı (Pristis pristis).

Testere balığıgiller : Gövdesi basık, ağzı testere biçiminde, örnek cinsi testere balığı olan bir köpek balığı familyası.

Testere çaprazı : Testerenin ağzını açmak için kullanılan alet.

Testereleme : Testerelemek işi.

Testerelemek : Testere ile kesmek.

Testereli : Testere biçiminde dişleri olan.

Testi : Geniş gövdeli, dar boğazlı, emzikli veya emziksiz olabilen, toprak, cam, metal vb. maddelerden yapılmış olan su kabı. Bu kabın alabileceği miktarda olan.

Testi gibi : Büyük ve sarkık (meme).

Testi kabağı : Su kabağı.

Testi kebabı : İçi et ve sebze ile doldurulmuş ve ağzı hamurla sıvanmış testinin ocak veya fırına verilmesi yoluyla pişirilen bir kebap türü.

Testi kırılmadan : İş işten geçmeden.

 

Testi kırılsa da kulpu elde kalır : "zarar da etse varlıklı bir kimse büsbütün yoksul kalmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Testici : Testi yapan veya satan kimse.

Testicilik : Testicinin işi.

Testilik : Testi yapımında kullanılan. Evlerin iç avlularına su dolu testileri koymak için yapılmış olan delikli tahta raf.

Testis : Er bezi.

Testiyi kıran da bir suyu getiren de : "görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmemektedir" anlamında kullanılan bir söz.

Testosteron : Erkek cinsiyet hormonu.

Dipsiz testi : Eline geçen para veya malı hesapsızca, boş yere harcayan.

İki testi tokuşunca biri elbet kırılır : "kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar" anlamında kullanılan bir söz.

Kıl testere : Çok ince bir tür testere.

Su testisi : Su koymaya yarayan topraktan yapılmış su kabı.

Su testisi su yolunda kırılır : "bir kişi amaç edindiği işte kazaya uğrar" anlamında kullanılan bir söz.

Suyu getiren de bir testiyi kıran da : Testiyi kıran da bir, suyu getiren de.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Toplu : Topu olan. Bir arada, bütün, kombine. Düzenlenmiş, dağınık olmayan. Vücutça dolgun. Topunu, tamamını, bütününü içine alan. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış.

Doğal : Doğada olan, doğada bulunan. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi. Yapmacık olmayan. Katıksız, saf. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan. Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı. Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel.

Kazan : Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. Ankara iline bağlı ilçelerden biri. Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap.

Yetenek : Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet, istidat. Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü. Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır. Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.

Bilgi : Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat. Bilim. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf.

Beceri : Vücudun, yapılması güç alıştırmalara yatkın olması durumu. Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma yeteneği, maharet. Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet.

Test alt-bölümü : Bir testin içinde bulunan ve yoklanacak alanla ilişkili değişik konuları ölçmek üzere düzenlenen bölümlerden her biri.

Test istatistiği : İstatistiksel anlamlılık testlerini gerçekleştirirken H0 varsayımını reddetmek veya kabul etmek üzere, seçilen anlamlılık düzeyindeki tablo değerinin karşılaştırıldığı teste ait hesaplanan değer.

Test pazarlama : Yeni bir malın hedef piyasada pazarlanması öncesinde tüketici tepkilerini ölçmek, satış ve kârlılığı öngörebilmek amacıyla piyasanın küçük bir kesiminde yapılan satış etkinliği.

Test piyasası : Mevcut malların satışının artırılması veya yeni bir malın denenmesi için seçilen, tüketici, satış yeri ve iletişim olanakları açısından piyasayı yeterince yansıttığı düşünülen tüketici grubu veya coğrafi bölge.

Test tabloları : İstatistiksel karar için gerekli olan anlamlılık testlerinde, H0 varsayımının desteklenip desteklenmemesine ilgili testin kritik değerlerini içeren tablolar.

Test takımı : Aynı deneğe ya da deneklere, başka bir deyişle aynı evrene uygulanarak ölçünleştirilen birkaç testin bir araya getirilmesiyle oluşan test topluluğu.

Testa : İntegümentlerin gelişerek meydana getirdiği gömlek şeklinde embriyoyu koruyan sert tabaka. Tohum gömleği.

Testacea : Arcellinida.

Testacealobosia : üst sınıfında, Lobosea sınıfında bulunan Arcellinida ve Trichosida takımlarını içeren ameboyit protozoon alt sınıfı.

Testacida : Arcellinida.

Test ile ilgili Cümleler

  • Test bu hafta başlıyor.
  • Test çoktan seçmeliydi.
  • Test gerçekten kolaydı.
  • O testi toplantı odasında aldım.
  • Bayan Ana altıncı testi açıklar.
  • Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
  • Dalgıç ekipmanının sınırlarını test etmek istedi.
  • Sanırım testi tekrar almalısın.
  • Ali testi geçmeyi zorlukla başardı.
  • Birilerinin beni test etmesini istemiyorum.
  • Test için hazırlanmak zorundayım.
  • Test edilmekten hoşlanmıyorum.
  • Test çok zordu.
  • Tom'un yalnızca bir testisi var.

Diğer dillerde Test anlamı nedir?

İngilizce'de Test ne demek? : n. examination, series of questions designed to gauge a person's knowledge of a particular subject (especially in school); experiment, trial run

v. check, try, attempt

n. test, examination, exam, series of questions designed to gauge a person's knowledge of a particular subject (esp. in school)

Fransızca'da Test : [le] sınav, test

Almanca'da Test : n. Test

Rusça'da Test : n. тест (M)