Yüzeç nedir, Yüzeç ne demek

Yüzeç; Otomobil alanında kullanılan bir terimdir.

Teknik terim anlamı:

İçi boş karaçta ya da yakıtlıkta yakıt düzeyini denetleyen kapalı kutu.

Yüzeç anlamı, kısaca tanımı

Yüzeç iğnesi : Karaçta yakıt girişini düzenleyen kapaç

Yüzeç odası : Karaçta yakıtın girdiği ve yüzeç aracılığı ile düzeyinin denetlendiği odacık.

Kapalı kutu : İçindekini belli etmeyen, sır saklayan (kimse). Niteliği gizli kalan.

Yakıtlık : Benzin konulan kapalı yer. Motorlu taşıtlarda yakıtın konulduğu yer.

İçi boş : İçinde bir şey bulunmayan. Önemsiz, değersiz.

Yakıtlı : Batman kenti, Gercüş ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. Batman şehri, merkez ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Kapalı : Kapanmış olan, açılmamış, açık karşıtı. Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem. İçe dönük yaradılışta olan. Dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan. Geçilmez durumda olan. Açık olmayan (giyecek). Bulutlu, karanlık (hava). Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri). Başı örtülü (kadın). Gizli, saklı.

Karaç : Yuvguya emilen havanın içine, gereken nicelikte yakıt karıştırarak, yanıcı karışımı oluşturan aygıt.

Yakıt : Doğal gaz, mazot gibi ısı sağlamak amacıyla yakılan madde. Enerji ve ısı ortaya çıkaran yanıcı madde.

 

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Denet : Denetleme işi, teftiş. Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi.

Düzey : Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye. Bir kursun basamaklarından her biri, kur. Bir nesnenin, bir kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye.

Düze : Doz.

Dene : Tane: Bahçeye beş dene kuzu girdi. Tahıl. Kabuğu dövülerek soyulmuş buğday, aşlık. Tane. Tane, adet. Buğday ve benzerleri mahsulün tanesi. Defa. Dokuma tezgâhında çalışan kadınlara armağan olarak gönderilen kuruyemiş ve şekerleme. (Yenikent Aksaray Niğde). Tane, habbe.

Kara : Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. Kötü, uğursuz, sıkıntılı. Yüz kızartıcı durum, leke. En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı. Esmer. Bu renkte olan. İftira.

Kutu : İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap. Bir kimsede, bir yerde, bir şeyde iyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz. Bu kabın alabildiği miktarda olan. Elektrik veya telefon tellerinin toplanıp bağlandığı kap.

Yakı : Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan eczalı parça.

Boş : İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı. Yapılacak işi olmayan, işsiz. Anlamsız. Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal. Bilgisiz. Habersiz, hazırlıksız bir biçimde. Bir işe yaramayan, yararsız. Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.).

 

İçi : Bir memleketin saygı duyulanı, ileri geleni. İçin.

Da : Doğrulama, uygun bulma, evet. [Bakınız: dahacık, dâhacık]. Daha anlamında kullanılır. Şaşma bildirir ünlem. Değil mi ya anlamında kullanılır. İşte, orada, şurada. Genellikle cümle sonlarında çeşitli anlamlarda kullanılan ünlem. Bağlama ve kuvvetlendirme edatı. Daha, henüz. Da, dahi (bk. de). Dağ. Dahi, da. Henüz. Dağı. Dağa. Daha.

Diğer dillerde Yüzeç anlamı nedir?

İngilizce'de Yüzeç ne demek ? : float